Ateşkes sonrası Siyonistlerin tutarsız bahanelerle Gazze’ye yönelik saldırıları sürdürmeleri hedeflerine ulaşamamış olmalarından kaynaklanıyor.

On binlerce insanı vahşice katlettiler, yapıları tahrip edip gıda girişini engellediler; ama ne Gazze halkına diz çöktürebildiler ne de direnişi geriletebildiler.

Neticede takasa razı olmak zorunda kaldı Siyonistler.

Amerika ve kimi Avrupa ülkelerinin soykırımı örtme ve Siyonist teröristleri aklama gayretleri de tutmadı, tutmayacak.

HAMAS’ı terörist olarak gösterme çabaları karşısında “Küresel intifada”nın bir sonucu olarak 80 yıllık işgal ve cinayetler tüm açıklığıyla dünya kamuoyunun önüne serildi.

Esir takası sırasında Siyonist esirlerin durumu ile Filistinli esirlerin durumu, insanlık ile işgal ve soykırım üzerine kurulmuş vahşi uygarlığın en net tablosuyla yüzleşti dünya kamuoyu.

Kendilerini “dünyanın en ahlaklı ordusu” olarak tanıtan lanetli topluluğun gerçekte ne olduğu daha iyi anlaşıldı. Esirlere yönelik insanlık dışı muamelede bulunanı değil de bunu deşifre edeni suçladılar ve cezalandırdılar.

Yardım görevlilerini vurdular HAMAS dediler, gazetecileri vurdular HAMAS dediler, hastane vurdular HAMAS dediler.

5 yaşındaki Hind Receb’i 355 kurşunla vuran ve “HAMAS’ı vurduk” diye övünen tarihin en ahlaksız, en alçak ordusundan söz ediyoruz.

Gazze direnişi maskeleri düşürdü evet, insanlar ve insan kılıklılar arasındaki büyük farkları ortaya çıkardı evet; ama aynı zamanda siyonizmin yıkılış sürecinin de başlangıcı oldu.

Ve Gazze dışındaki ilk darbe sanırım New York’tan geldi.

Belediye başkanlığını Zohran Mamdani kazandı.

Mamdani, 2 ay önce New York Times’a yaptığı açıklamada Netanyahu’yu Gazze’de soykırım işlemekle suçlamış ve seçilmesi halinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin verdiği tutuklama emrini uygulayacağını söylemişti.

Mamdani’nin ideolojik olarak durduğu yer bir yana, sermayedarların vergi kaçırarak halkı sömürdüğünü söylemesi ve Trump’ı bu konularda hedef alması ile de dikkati çekti.

Trump da Mamdani’yi “komünist” diye suçladı ve hedef gösterdi.

Seçimden kısa bir süre önce şöyle demişti Trump:

"Komünist aday Mamdani New York Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanırsa, gerekli olan asgari miktar dışında federal fon sağlama ihtimalim çok düşük, çünkü komünist bir yönetim altında bu bir zamanlar muhteşem olan şehrin başarı şansı, hatta hayatta kalma şansı sıfır!”

Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra Mamdani meydan okudu ve şunları söyledi:

"Bir despotu korkutmanın bir yolu varsa, o da onun iktidar kazanmasına olanak sağlayan koşulları ortadan kaldırmaktır. Bu sadece Trump'ı durdurmanın yolu değil, bir sonrakini de durdurmanın yolu. O halde Donald Trump, beni izlediğini bildiğim için sana söylüyorum: Sesi aç"

Trump için oldukça can sıkıcı bir sonuç; ama asıl can sıkıntısının zirveye çıktığı yerler Tel Aviv ve Siyonist lobi merkezleri…

İşgalci rejimin BM eski Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, seçim sonucunu “israili seven herkes için kara bir gün” olarak değerlendirdi ki, bu hepsinin ruh halinin özeti durumunda.

Umuyor ve diliyoruz ki Siyonist soykırımcılar için bu “kara günler” ardı adına gelir, daha dünyadayken zillet içinde yıkımlar yaşarlar ve böylece mazlumların gönlü biraz olsun rahatlar.