Uzun süredir en önemli gündemimiz Gazze’dir.
İnsanlık dışı saldırıları, açlıktan ölümleri, gazetecilerin hedef alınmasını, insani koridor açılması için harcanan çabaları, protestoları konuşuyoruz, yazıyoruz.
Gündemde tutmak, hassasiyetlerin diri kalması elbette önemlidir; ama bazen de gündemimizi doldurmayı düşünenlerin peşine takılıyoruz farkında olmadan.
Alaska’da toplandı Amerika ve Rusya, günlerce konuşuldu. Sonrasında aslında alanda hiçbir şeyin değişmediği, karşılıklı gövde gösterilerinin yaşandığı bir buluşma olduğu çıktı ortaya.
Amerika, tüm dünyaya Savunma Bakanlığının adının artık Savaş Bakanlığı olarak değiştirildiğini duyurdu ve yeni bir dönemin başladığını ilan etti.
Şöyle bir soru soralım:
Amerika 80 senedir kaç ülkeye saldırdı ve kaç ülke Amerika’ya saldırdı?
-1945’te Japonya’ya atom bombası attı ve yüz binlerce sivil insanı katletti.
-1945’te Çin’e, 1950’de Kore.
-1955’ten itibaren 5 kez Guetamala.
-1958’de Endonezya, 1959’da Küba.
-1964’te Kongo ve Laos, 1965’te Dominik Cumhuriyeti.
-1961’den 1973’e kadar Vietnam.
-1969’da Kamboçya.
-1982’de Lübnan.
-1983’te Grenada.
-1981’den 1986’ya kadar El Salvador
-1986, 1989, 2011’de Libya.
-1981’den 1990’a kadar Nikaragua.
-En son 2025’te olmak üzere birçok kez İran.
-1991 ve 2003 Irak.
-1992 Somali.
-2001-2021 arası Afganistan.
-Bir de Suriye var tabii.
Bu arada Siyonist işgal rejimi üzerinden yaptığı saldırılardan, saldırılara verdiği desteklerden, kimi ülkelerde gerçekleştirdiği darbelerden de söz edebiliriz.
Bu saldırılarda düğün konvoylarının, camilerin, sivil uçakların, okulların hedef alındığına dair onlarca örnek bulabiliriz.
Peki, bu süre boyunca Amerika hangi ülke ya da ülkelerin saldırısına uğradı?
İkinci Dünya savaşı devam ederken, 1941’de Japonya’nın Pearl Harbor askeri üssüne yaptığı saldırıdan başka bir şey yok!
Yani Amerika 80 senedir hiçbir ülkenin saldırısına uğramadığı halde 20’den fazla ülkeye bazen yıllarca süren saldırılar gerçekleştirmiş.
Ülkelerin kaynaklarını yağmalamış, kimyasal ve nükleer silahlar kullanmış, suikastler gerçekleştirmiş, kirli istihbarat eylemlerinden kullanmak için uyuşturucu kartellerinden büyük paralar almış, ülkelerde darbeler gerçekleştirerek halkın iradesini hiçe saydığını defalarca göstermiştir.
Ve tüm bu katliam ve saldırıları gerçekleştirirken Pentagon’dan yönetilen bakanlığının ismi Savunma Bakanlığı idi.
Şimdi ne değişti ya da değişecek ki Savaş bakanlığı olarak isim değişikliğine gidiliyor?
Evet, bu günlerde Venezuela’ya yönelik bir savaş ihtimali var. Kolombiya’da askerlere bir darbe yaptıramazsa oraya da saldırma ihtimali var Amerika’nın.
İran’a yönelik bir saldırı ihtimalinden de söz ediliyor.
Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” süreciyle birlikte silah bırakmasını istediği Kuzey Suriye’deki PKK-PYD güçlerine daha fazla silah vermekten söz ediyor Amerika ve bunun bölgede süren gerginliği savaşa kadar götürebileceğini bilerek yapıyor.
Katar’a yönelik Siyonist işgalcinin saldırısına yeşil ışık yaktığı ve saldırıdan sonra Katar makamlarını haberdar ettiği ortaya çıktıktan sonra “dost ve müttefik” söyleminin içinin ne kadar boşaldığını ise bir süre sonra anlayacak.
Yeni işgal ve savaşlarla ilgili planlar mı var?
Varlıklarını Amerika’nın varlığına endekslememiş tüm dünya ülkeleri yaşananlar üzerinde ciddi biçimde kafa yormalı ve Amerika’nın gündemlerine takılmamalıdırlar. Amerika’nın oluşturduğu her gündemin farklı bir plan veya saldırı hazırlığını dikkatlerden kaçırma amaçlı olduğu iyice bilinmelidir.
İşgalci Siyonist rejimin yaptığı saldırılar üzerinden analiz yapmak yerine her an teyakkuzda olunmalı, bir saldırı durumunda verilecek karşılıklar konusunda zaman geçirmeden harekete geçilecek bir pozisyonda olunmalıdır.
Aslında bundan da iyisi siyonistin canını acıtacak hamleleri ondan saldırı gelmeden önce yapabilmek, ya da yapabilenlere her türlü desteği vermektir.