Soykırımcı terörist ordu yaptığı açıklamada, geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde 15 sağlık görevlisi ve kurtarma görevlisinin öldürüldüğü olayı “tam olarak rapor etmediğini” ve olayda ‘mesleki hatalar ve emir ihlalleri’ olduğunu kabul etti.

Uluslararası kuruluşların açıklamaları ve tepkileri karşısında uzun süre bir açıklama yapma ihtiyacı bile hissetmeyen soykırımcı çete, ortaya çıkan görüntüler yayılınca ve tepkiler artınca böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissetti.

Oysa katledilen sağlık görevlileri bilinçli olarak hedef alınmıştı ve bu tip saldırılar kirli bir zihin dünyasına sahip Siyonist katiller tarafından bir plan dahilinde yapılıyordu.

Daha önce batılı bir kuruluşa bağlı yardım görevlilerinin aracı vurulduğunda, terörist çete “Onları HAMAS üyesi sandık” demişti; ama kuruluştan yapılan açıklamada aracın gideceği yerin önceden rejim güçlerine haber verildiğini, yani saldırının kasıtlı ve hedef gözetilerek gerçekleştirildiğini açıklamıştı.

Gazetecilerin araçları vurulurken de aynı durum yaşanmış, benzer açıklamalar yapılmıştı.

Sadece 7 Ekim sonrası değil, lanetli Siyonist topluluk, Filistin topraklarına yerleştiğinden beri insanlık dışı saldırılara imza atıyor, ahlaki hiçbir değere bağlı olmadığını her fırsatta ortaya koyuyor.

Zindanlardaki sistematik işkenceler yüzlerce kez tescil edilmiş olmasına rağmen, Siyonist terör rejimi, Amerika’nın korumasından dolayı BM gibi platformlarda “kınama” ile dahi karşılaşmamaktadır.

İşgal sürekli genişletilmekte, Filistin toprakları üzerinde gayri meşru yerleşimler inşa edilmekte, Filistinliler topraklarından tehcire zorlanmaktadır.

Soykırıma varan katliam ve vahşi cinayetler süreci, 7 Ekim sonrası sadece biraz daha hızlandırılmıştır.

Gazze Şeridi'nde küresel emperyalist çetenin açık desteğiyle Filistin halkına karşı 560 günden fazla bir zamandır süren soykırım savaşı, aralarında 18.000'den fazla çocuğun da bulunduğu 50.000'den fazla insanı öldürdü.

Bu rakamlara savaş sırasında doğup öldürülen yaklaşık 200 bebek de dahildir.

Soruşturmalar ve raporlamalar belki soykırımcı terörist rejimi durdurmaya sebep olmuyor; ama tarihe not düşülmesi anlamında önemlidir.

Bir BM soruşturması, soykırımcı terörist çetenin, üreme sağlığı tesislerinin sistematik olarak tahrip edilmesi yoluyla Gazze Şeridi'nde soykırım eylemleri gerçekleştirdiği sonucuna vardı.

Hazırlanan rapora göre Strip'teki ana doğurganlık merkezini bombaladılar ve kasıtlı olarak saldırıp kullanılamaz hale getirdiler. Bu şekilde güvenli hamilelik, doğum ve yenidoğan bakımını sağlamak için gerekli yardım ve ilaçları engellediler, ekipmanları tahrip ettiler. Bu, Gazze'ye karşı devam eden savaşın, üreme sağlığı sektörünün sistematik olarak tahrip edilmesiyle Filistinlilerin üreme kapasitesini kısmen tahrip ettiği anlamına geliyor.

2 aydır uygulanan “tam abluka” ile Gazze’ye gıda girişi engellendiği gibi ilaç ve bebekler için mama girişi de engellenmektedir.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), Gazze'de 4.000'den fazla hamile ve emziren kadına “ciddi yetersiz beslenme” teşhisi konduğunu duyurdu.

Gazze'deki hastanelerde “cüce bebekler” gerçeği… Yani yetersiz beslenme nedeniyle ortalamadan daha kısa olan yeni bir fenomen ortaya çıktı. Bu, yetersiz beslenme, hamile kadınların zehirli gazları soluması veya işgalcinin açlığı silah olarak kullanması nedeniyle artan erken düşük ve erken doğum sonucunu ortaya çıkardı ve doğanlar içinde hayatta kalanlarda fiziki anlamda kalıcı hasarlar oluştu.

Tüm bu yaşananlar ve mazlum insanlara yaşatılanlar için herhalde ‘mesleki hata’ ve ‘emir ihlali’ diyebilecek kimse yoktur.

Bu herhalde “dini faşizmin” Nazi kimliğiyle yeniden ortaya çıkması, Yahudi’nin çocuk katleden Firavun’dan rol çalmasından başka bir şey değildir.

Firavun ise yaptıklarının sonucunda elbette helak olacaktır.