Soykırımcı terör çetesinin yardım almak için bekleyen insanların üzerine bombalar yağdırması Gazze’de yardım almanın da ölüm yollarından biri olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.

Evinizde otursanız eviniz bombalanıyor, çadırlara girseniz çadırlar yakılıyor, yardım almak için adım atsanız vuruluyorsunuz.

Öldürülmeniz için Gazze’de yaşıyor olmanız yeterli.

İşte böyle bir yerde kimileri de direnmeyi, savaşmayı, soykırımcı işgalcilere silah doğrultmayı seçiyor.

İşgal bir gerçek ve işgale karşı direniş hem insani, hem ahlaki hem de uluslararası hukuk açısından bir hak iken buna karşı çıkmak, direnmeyi seçenleri kınamak ya insani tüm değerleri kaybetmiş olmayı ya da siyonistin kirli kabından yemlenmeyi anlatıyor.

80 yıldır tüm müzakere yolları, tüm anlaşma yöntemleri denendi; ama ortadaki gerçek Siyonist dediğimiz insan kılıklı yaratıkların insani ve ahlaki hiçbir şeyi kabul etmeye yanaşmadıkları gerçeği ile bizi yüzleştirdi.

Son günlerde yeniden ifade edilen “Filistin devletini tanıma” adımlarının ne soykırımı durdurma ne de bu vahşi Siyonistleri insani bir noktaya getirme konusunda işe yaramayacağı kesin gibidir.

Fransa’nın Filistin devletini tanıma adımı atarak siyonisti uyarması, İngiltere’nin yaptırımlardan söz etmesi soykırımcı teröristleri biraz panikletse de kısa sürede eski sözlerine eski pozlarına döndüler.

İşgal çetesinin bakanı açıkça meydan okudu:

“Bir Filistin devletini kağıt üzerinde tanıyabilirler, ama biz burada Yahudi israil devletini yerde inşa ediyoruz. Bu kağıt tarihin çöp kutusuna atılacak, Batı Şeria'daki yerleşim güçlenecek, israil büyüyecek ve gelişecek.”

Kısa süre içerisinde Amerika’nın bu konuda Fransa ve İngiltere’yi uyardığı ortaya çıktı. İşgalci teröristler de Amerika’dan bu sinyali aldıkları için yeniden rahatladılar ve vahşi katliamlara devam ettiler.

Batı’nın samimiyetten yoksun tutumunu bir tarafa bırakarak kan içici Siyonist bakanın sözlerini önemsememiz gerektiğini düşünüyoruz.

Açıkça ihanette bulunan ve işbirlikçilik yapan Abbas ve adamlarının kontrolünde bile olsa bir Filistin devletine tahammül etmiyorlar.

Davut ve İsa aleyhimüsselamın diliyle lanetlenen bu topluluk tarihin her döneminde olduğu gibi yine hakkın düşmanıdır ve şeytanın adımlarını takip etmektedir.

“İsrailoğullarından inkâr edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.” (Maide/78)

Her zaman isyan ettiler ve her zaman haddi aştılar.

Zayıf olduklarında boyun büktüler; ama gücü ellerine geçirdiklerinde tarihin en büyük zalimlerinden olduklarını her defasında ortaya koydular.

Bu gerçekler ortadayken…

Kağıt üzerinde Filistin devletini tanımanın hiçbir anlamı yoktur.

Kağıt üzerinde soykırımı kınamanın hiçbir anlamı yoktur.

Konferanslar toplamanın, çağrılarda bulunmanın hiçbir anlamı yoktur.

Soykırımcı terörist ne diyor:

Yahudi israil devletini yerde inşa ediyorlar, kağıt üzerinde değil.

Soykırımı yerde gerçekleştiriyorlar, kağıt üzerinde değil.

Yapılacak olan herkesin imkanı ölçüsünde harekete geçmesi, soykırımcı teröristlere ve destekçilerine dünyanın her yerinde hayatı zindan etmesidir.

Evet, direnme bir haktır ve hakkın yanında olmak en büyük insani erdemdir.