Yahudi cinayet şebekesinin en büyük suç ortağı olan ABD, bu soykırımcı rejimi ilk günkü tazeliğiyle kollamaya devam ediyor.

ABD, her ne kadar bazı deniz filolarını geri çekse de bölge ülkelerini ‘israile tehdit oluşturmamaları’ konusunda uyarmaya devam ediyor.

Hatta İran ile yaptığı nükleer müzakerelerde baskın rol ile Siyonist rejim adına direkt tehditlerde bulunuyor.

İşgalci Yahudi bir taraftan İran’ı bombalamakla tehdit ederken bir yandan da Lübnan ve Suriye’yi bombalayarak Uluslararası hiçbir anlaşmaya uymadığını ve uymayacağını ilan etmiş durumda.

Siyonist yapının en büyük destekçisi olan ABD çevre ülkelerin de desteğiyle, direniş eksenindeki unsurları saf dışı bırakma ya da israile tehdit olma durumundan çıkarma başarısı göstermiş oldu.

israilin düşmanlarını azaltma stratejisi önemli ölçüde başarılı oldu ve siyonist işgal rejimi çevresindeki direniş güçlerinden kısmen de olsa güvende olduğunu düşündüğünde başta Gazze’de işgali derinleştirme çabası olmak üzere Suriye ve Lübnan topraklarına vahşice saldırma cüretinde bulunuyor.

Siyonist işgal ordusu 27 Kasım'da Lübnan Hizbullah’ı ile sağlanan ateşkes anlaşmasına rağmen yüzlerce ihlalde bulunarak hava saldırıları ve suikastlarla bir kez daha yaptıkları anlaşmaya uymadıklarını gösterdi.

Sadece anlaşmalara uymamak değil tabii Yahudi tıyneti.

Yahudi milletvekilleri ve bakanlar pervasızca konuşuyor; Katil Ben Gvir, Gazze ile olası ateşkese uyulmaması ve kimsenin sağ bırakılmaması gerektiğini söylüyor.

Knesset’ten bir milletvekili Yahudilerin iğrenç yüzünü bir kez daha gösterircesine ‘Yardım için toplanan sivillerin öldürülmesi için bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Aslında bu niyetin gerçekte Yahudi Rejiminin bir planı olduğu ortaya çıkıyor.

Öyle ki ABD’nin meşhur ‘Güvenlik’ şirketi tarafından Gazze’de halktan uzak bölgelerde kurulan sözde ‘YARDIM MERKEZLERİ’ sağda solda hayata tutunmaya çalışan insanları gıda yardımı için bir araya getirince Yahudi Jetleri ve İHA’lar tarafından hedef alınarak bir anda onlarcasının, yüzlercesinin canını alıyor.

Yahudiler bunu bir başarı olarak anlatma yüzsüzlüğü göstermekten çekinmeyecek kadar insanlıktan çıksalar da Batı halkları İslam Dünyası’nın aksine iktidarlarını sıkıştırmayı başarmış görünüyor.

İrlanda, İspanya, İtalya ve Malta gibi ülkeler ardı sıra işgal rejimine karşı tutum aldıklarını tekrar ettiler.

Başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere İspanya Başbakanı Sanchez ve akabinde Fransa C. Başkanı Macron, artık bağımsız Filistin’i tanımanın vakti geldi diyorlar. İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella Gazze’de yaşananların insanlık dışı olduğunu söylemek zorunda kalıyor.

Gazze'de açlığını silah olarak kullanılması ve arkasından yardım kisvesi adı altında kurulan tuzaklarla yardıma koşan insanların bombalanmasına kayıtsız kalamayan batılı bazı düşünürler ve devlet adamları artık bardağın taştığını Terörist Netanyahu’ya anlatmaya çalışıyorlar.

Siyonist Yahudilerin hesabı bir kez daha tutmayacak ve yardım maskeli bu tuzak da Gazze halkının onurlu direnişi karşısında akamete uğrayacaktır

Bütün acılara rağmen yaklaştığı görünen ateşkes ve sonrasındaki toparlanma Yahudiler için yok oluş süreci başlatacak gibi…