11 Eylül’de gerçekleşen ve arka planı hala tam olarak aydınlatılmamış olan meşhur ikiz kule eylemlerinden sonra ekranların karşısına geçip ‘Kutsal bir misyon üstlendiğini’ zırvalayan dönemin ABD başkanı G. J. Bush haşin bir şekilde “Av köpeklerini saldıklarını” ilan etmişti.

Av köpeği avcılıkta bir hakikat olduğu gibi, edebi manada da bir metafordur.

İslam Dünyası’na yapılacak saldırının hazırlığı daha önceden yapılmış olduğu için bazı örgütler bahane edilmiş ve ABD’nin özel kuvvetleri ve istihbaratı (yani Av köpekleri) bu örgütlerin liderlerini avlamak için saldırıya geçiyordu.

Tabii av köpeği olanlar sadece bunlar değildi.

2003’teki Irak işgalinden önce gelişmeleri değerlendiren meşhur düşünür Chomsky kimin kime av köpekliği yaptığını anlatıyordu, “Tony Blair, Bush’un av köpeğidir ve önümüzdeki yıllar boyunca da bu böyle olacaktır”

7 Ekim 2023’ten sonra Gazze üzerinde oluşan olağandışı baskıyı hafifletmek için İslam Dünyası’ndan sadece Direniş Ekseni ciddi anlamda harekete geçiyordu.

Diğer ülkeler ve kurumlar sadece konuşmakla yetinirken Direniş Ekseni bedelini en ağır şekilde ödemek pahasına, hatta ülkelerinin tar- u mar olması, vatandaşlarının öldürülmesi veya fakirleşmesi gerçeğini göğüsleyerek Gazze Direnişi’nin yanında durmayı tercih ettiler.

Gazze konusunda hamasi söylemlerle ya da vicdanını rahatlatmak için sembolik yardımlarla yetinmemiş daha ilk günlerden itibaren Siyonist Yahudi Rejimine savaş açarak izzet ve onurun membaı, Ümmetin baştacı olduğunu gösteren Yemen Ensarullah’ının yaşadığı realite tam da buydu.

Suudi Arabistan-BAE ikilisinin öncülüğünde ve hatta bazen direkt askeri çatışmalara girmek suretiyle 2015-2022 arasında tam 7 yıl boyunca Ensarullah’a karşı yok etme stratejisiyle hareket etmelerinin temelinde yatan asıl saik de aslında bugünler için yapılan hazırlık idi. Yani Gazze ve HAMAS’a yönelik sinsi bir plan, taa o zamandan yapılmıştı.

HAMAS’ın yok edilmesi planı uygulamaya konduğunda Ümmet içinde karşı duracağı belli olan güçler tek tek elemine edilmeye ya da zayıflatılmaya çalışılıyordu.

Suudi ve BAE ikilisi milyar dolarlarca para harcamalarına BlackWater(BlackRock) şirketini kiralayıp ithal savaşçı yığmalarına rağmen 7 yıl sonunda Yemen Husi’lerine (Ensarullah’a) karşı havlu atmak zorunda kaldılar.

7 Ekim’den sonra Husiler’in Gazze’ye destek amaçlı ‘Deniz trafiğine müdahale etmeleri ve Yahudi Rejimine füzeli saldırılarından en çok rahatsız olanlar şüphesiz yine bu ikili (Suudi- BAE) oldu.

Biden döneminde Kızıldeniz’de seyrusefer serbestliği için oluşturulan askeri Koalisyon defaatle Yemen’e saldırmasına rağmen Husi yönetimi geri adım atmayarak Gazze desteğini daha da artırdı.

Şimdi, Trump’ın ikinci döneminde; yeniden Yemen’e bomba yağdırmaya başladılar.

Yemen’in enerji altyapısını ve askeri üslerini hedef alan toplamda 50’den fazla büyük saldırı ile Husilerin Gazze’ye desteğini kırmaya çalışırken İran’a da gözdağı veriyorlar.

Trump, bölgedeki av köpeklerini de yanına alarak bu saldırıları yaptı.

Mezhep çatışmalarıyla İslam Coğrafyası, keskin çizgilerle ayrıştırılmış ve ABD’nin gönüllü ‘Av Köpekleri!’ olarak ‘sınıf sınıf’ ABD’ye yaranmak için koşturmaktalar.

İslam Coğrafyası maalesef satılmış kalemler, satılmış zihinler, satılmış sermayeler, satılmış makamlar, satılmış iktidarlar, satılmış yöneticiler ve satılmış insan müsveddeleri ile dolup taşmış durumda.

Hele hele bir yandan Gazze için timsah gözyaşları döküp diğer yandan izzet diyarı Yemen’in kadim şehirleri bombalanıp enkaza dönüşürken TV ekranlarından kahkahalarla gelişmeleri anlatmaktan çekinmeyip; ‘av-avcı-av köpeği’ metaforundaki yerlerini gösterenlerin akıl oyunlarına ve anlatılarına özellikle dikkat etmek gerekir.