Dünya ve İslam tarihinde çaresiz millet ve ümmetleri kuşatan yeis ve ümitsizliği umuda çeviren, donmuş zamanın çarkını yeniden çeviren öncü şahsiyetler vardır.

Dünya halklarının sahiplendiği, kimi ulusların ise paylaşamadığı, inadına ve ısrarla hisse kapmaya çalıştığı bu abidelerden, bu destan kahramanlarından sadece üçüne değineceğiz.

Selahaddin bin Necmeddin Eyyub bin Şadî bin Mervan el-Kurdî el-Revadî namı diğer Selahaddin Eyyubi(1137-1193), Şeyh Said ve Yahya Sinvar gibi yolumuzu aydınlatan abide şahsiyetler... Bunlar aslında birer destan kahramanıdır.

Bu kahramanların bir nesebi, kavmi vardır ancak bunları, abide şahsiyetler yapan, milletleri değil dert ve davalarıdır.

Selahaddin Eyyubi'yi özellikle şeceresini belirttim. Sebebi malum. Selahaddin gibi Kürt ve Kürdîye ait ama ümmet ve insanlığa mal olmuş nice kahraman ve değerler üzerinden yine Kürt ve Kürdîye red ve inkar, asimilasyon ve imha projelerinin uygulanmasıdır.

Kardeşlerim kusura kalmasın! TRT dizisi 'Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi' filminde 'Kürt ve Kürtçeye' ait -aman ha- bir kelime geçmesin diye akla, vicdana inat insanlık onurunu yaralayacak hassasiyetler işlenmiş!..

'Kurt Postu dayatmak; red ve inkar…' da nedir?

Derken; ümmeti hatta insanlığı buluşturan bir Selahaddin, Türk ve Kürdü ayrıştırmanın aracı olmuş! Göz göre göre, bile bile!.. Ümmetin renk ve farklarını buluşturan, birleştiren bir Kürt kahraman da olamaz mı? Yapmayalım beyler!..

'Eyivo! Guneho! Cinayeto! Ma Ewladê Kerbelayim…'

Operasyona tabi tutulan Selahaddin'in zaman ve zeminine bakalım.

Malum, Haçlı Savaşlarının (1095-1291) istila, yağma ve katliamları yaşanmış. Özellikle Kudüs ve Aksa hakimiyeti veya bahanesi üzerinden ağır bedeller ödenmiş.

*Selahaddin, 1187'de Kudüs'ü kurtarmakla kalmamış; ümmeti ruhuna, azametine kavuşturmuştur. Korkmuş, sinmiş milletleri özüne, mücadele ruhuna kavuşturmuştur. Ümmeti; kimi yerde de işgalcilerle işbirliğine girmiş hükümet ve liderleri özüne çağırmış; gelmeyenleri tarihin sayfalarına gömmüş…

Bunları yaparken; adalet terazisinden şaşmamıştır. Renk ve farkları red ve inkar, asimilasyon, imha etmemiş; yaşatmıştır!..

Haçlıdan 50 yıl sonra başlayıp onlara rahmet okutan Moğol İstilasına karşı (1240-1300) dirilen Ortadoğu'nun ruhunun kaynağı da Selahaddin'in kurumsal anlamda yapılandırdığı medrese ve mekteplerdir; bu kurumların Ortadoğu'daki fark ve renklerinin gönlüne ektiği adalet ve medeniyet ruhudur.

Çünkü Selahaddin'in öldürdüğü veya esir ettiği krallar, baronlar, şövalyeler; yaşam hakkı verdiği Hıristiyan ve Yahudi ümmetlerinin bizatihi kendileri Selahaddin'in hayranı ve verdiği ahd u peymanın vekiliydiler!

Yani Selahaddin; bir kahramandan ziyade bir tarz ve taktiktir. Dahası O, bir zihniyettir, bir ekoldür!

*Şeyh Said mi?

Doğrusu; Şeyh Said+ Said Nursî'nin toplamı olan 'Saideyn' kavramıdır.

İlkeleri: 'Hür yaşamışım. Hürriyet-i mutlakanın meydanı olan Kürdistan dağlarında büyümüşüm. Bana hiddet fayda vermez!..'

Red-inkar ve dayatmalara karşı; 'Köylüyüm diye ta'netme beni, Ben de kibarım. Bir kelle soğanı, Bin kızıl elmaya değişmem.' demiş.

Dahası; Payitaht İstanbul ve Hilafet tedip, tenkil ve nihayet itlaf edildiği o zor zamanda; konuşmuş; 'Değersiz dallarda sallanmaya pervam yoktur!..' diyebilmiş bir medeniyet kahramanıdır.

Yahya Sinvar mı?

Koca dinozorların, ataların dininin kulu/kölesi nice kibir abidelerinin el-etek öptüğü; 'dünyanın tamamını mülkü, insanların tamamını da hizmetçisi…' bilen Nebi ve Sabi Katili Siyonist Terör Sermayesinin işgal, yıkım, katliam ve etnik temizliğine karşı 'gece veya günün bir vaktinde' ansızın ateş hatlarına dalan bir Aksa Tufanı'dır!

Yani Selahaddin ve Saideynlerin… Bedir ve Hayberlerin tamamıdır!

Ruhları şad, mekanları cennet, mirasları daim, kaim, muktedir, iktidar… olsun! Âmin!

Ders ve derdimiz olsun! Wesselam.