Irak’ta Hz Hüseyn’in Kerbelasından belki de daha önceden beri tek taraf değil taraflar kazanıyor. Yani hiç kimse kazanamıyor.
“Herkesin kazandığı yerde aslında herkes kaybetmiştir” diyebiliriz. Bu kaybın asıl mağduru da halkın kendisi oluyor.
Sebebini açıklamadan önce sonuçlara bakalım.
Irak, 11 Kasım 2025’te 329 sandalyeli parlamentonun 6. Dönemi için seçime gitti.
Katılım oranı % 56 olan seçimin birincisi Başbakan Sudanî’nin İmar ve Kalkınma İttifakı…
Eski meclis başkanı Halbusi ve eski başbakan Nuri el-Maliki’nin Kanun Devleti Koalisyonu ise ikinci.
Şii Asayib Ehli Hakk hareketi dördüncü. Türkmen Cephesi ise 2 sandalye ile mecliste.
Genel Şii koalisyonu Cephesi, doğal olarak seçimin genel galibi olduğunu belirtti.
Bunların dışında diğer koalisyonlar da değişen oranlarda sandalyeler kazandı.
Irak Kürdistanı bölgesinde ise kayda değer bir değişiklik yok. Erbil’de; 9 sandalye alan seçimin galibi KDP’yi, 3 sandalyeyle KYB izliyor. Duhok’ta bu durum 9’a karşı 2 sandalye ile yine KDP önde. KYB de başkenti denebilecek Süleymaniye’de 3’e karşı 8 sandalye ile birinci.
Kerkük’te Kürt aday vali oldu. KYB’den Rebwar Taha aldığı 96.000 oyla Sudani’yi de geçerek Irak rekorunu kırdı.
Katılım oranının 2021 seçimlerinde % 41 olduğunu düşünürsek, bu seçimlerdeki %56’lık orana başarı denebilir. Irak halkı, seçimle de kimi hedeflerine varabileceğine dair inancı az da olsa güçlendi(!) denebilir.
Necef ve Kerbela’da Sudani ittifakının kazanması, Irak’taki zemini de açıklayacak bir durum.
Amerika müdahalesinin belirleyici olduğu, İran’ın da mezhep, askeri ve siyasi yapılar üzerinde belirleyici rol oynadığı bir Irak’ta her iki devlet de (İran ve ABD) sonuçtan memnun.
İşin anahtarı Sudani’nin liderliğinde denebilir.
Sudani; İran ziyaretlerinde birçok alanda olumlu mesajlar verdi. Bunu da Amerika’nın itiraz ve ikazlarına rağmen yaptı.
Malum, Haşdi Şa’bi askeri yapılanması, dini merci Ayetullah Sistanî’nin emri ve isteği ile kurulan bir askeri yapılanma olduğundan dokunulmazlığı da var. Bunların içinde, israil’e füze, İHA/SİHA gönderen Direniş Cephesinin bileşenleri de var…
Sudani, Amerika ve israil’e rağmen bunlara dokunmadı.
Öte yandan bu askeri yapıların, Amerika üslerine ve israil’e karşı saldırılarını da minimize bir şekilde kontrol etmeyi de başardı. Bunlar tamamen Sudanî’nin başarılı siyasetinin sonucuydu.
Bunun sonucu olarak da İran ve Amerika’yı -sıkıntılı olsa da- bir dengede tutabildi(!) Bu siyasetin yerliliği mevzuu ise ayrı bir konu..
Türkiye’nin Irak’taki siyaseti; “Kürtlerin kazanımlarının sorun görülmesi ve buna karşı alınması gereken tedbirleri..” aşamıyor(!). Tarih boyunca Kürt çoğunluk içinde mutlu olmuş Türkmen Cepheleri de bu politikaların mağduru gibi. Birlik oluşturamıyor, kendi dışındaki bir yapıyla kayda değer başarı da sağlayamıyorlar. En azında manzara bu.
Ne olacak?
Dış aktörlerin etkisi azaldıkça, kendini bulan, hesaplarını tutturan, zenginliklerini kontrol edebilecek bir Irak mümkündür.
Dünyanın beşinci büyük petrol üreticisi olan Irak’ta elektrik ve su kesintileri, fakirlik kader olmamalı. Nüfusun %70’inin Şii olduğu bir yerde Şiilerin etkin ve yetkin olması, İran İslam Cumhuriyetiyle yakın ilişkiler anlaşılır ve gayet tabiidir.
Ağır yaralara rağmen zaten var olan “antiemperyalist ruh, İslam ortak paydası, tarih ve kültür bilinci” de buna eklenirse Irak’ın geleceği aydınlık olacaktır. Gölge etmesinler…
Gazze’yi kurtlar sofrasına terk eden Şarm-eş’Şeyh Yarenlerinin kulağı çınlasın. Wesselam.