ABD istihbaratı tarafından yürütülen geniş çaplı bir operasyonun ismidir Alaycı Kuş (Mockingbırd).
Bu kuşun en önemli özelliği; kendi türü de dahil olmak üzere yirmiden fazla kuş türünün seslerini yüksek seste arka arkaya tekrar edebilmesidir.
Alaycı Kuş Operasyonu, ismini Soğuk Savaş döneminde CIA'nin özel operasyonlardan sorumlu yöneticilerinden birinin o günlerin en meşhur 25 medya kuruluşunu ve çok sayıda gazeteciyi satın alarak 'Ben ne dersem o tekrarlanacak!' demesi hadisesinden alır.
Bu operasyonun 1976'da ABD Senatosu'nun araştırmasına takılıp feshedildiği söylense de 'Gizli bir operasyon' olarak varlığını en güçlü şekilde sürdürmeye devam ettirdiği biliniyor.
Devam ettiğini USAID ve NED gibi kuruluşların faaliyetlerinden görmek mümkün.
Bunların birincisi kurumsal olan; ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (United States Agency for International Development (USAID))
İkincisi ise; Ulusal Demokrasi Vakfı (National Endowment for Democracy -NED ), 1983 yılında ABD'de kurulan yarı özerk bir sivil toplum örgütü olup amacının dünya çapında demokrasiyi ilerletmek olduğunu söylüyor. Bunu, siyasi gruplar, iş grupları, sendikalar ve serbest piyasalar gibi siyasi ve ekonomik kurumları destekleyerek başaracağını deklare ediyor.
Resmi bir kurum olmayan NED, kuruluşundan sonra CIA'nın eski faaliyetlerinden bazılarını üstlendi. Hatta öyle ki çekinmeden 'biz CIA'nın 25 yıl önce yaptığını yapıyoruz!' diyebiliyor.
Siyasi gruplar, aktivistler, akademisyenler ve bazı hükümetler NED'i rejim değişikliğini teşvik etmeye yardımcı olan bir ABD dış politikası aracı olmakla suçladılar.
Rusya gibi bazı ülkeler erken davranıp (2011) NED'in tüm faaliyetlerini yasakladılar.
CIA, birçok ülkede bu kurumlar aracılığıyla 'Ulusal Örgütler' adı altında paravan yapılar kurarak o ülkede başarılı olan bir yapılanmanın karşısına ismiyle aynı özellikleri barındıran yeni örgütler kuruyor.
Böylece 'sahte muhalefet' üretilip kendi kontrollerinde birçok örgütlenmeyi fonlayarak karşı tarafın tesir gücü minimize ediliyor.
USAID'ın Devrim ihracatçılığı kapsamında bugüne kadar birçok ülkede sonuçlarıyla bölgesel tahribatlara yol açan devrimler(!) gerçekleşmiş durumda.
Yugoslavya'da Buldozer devrimi, 'Lübnan'da Sedir Devrimi, Ukrayna'da Turuncu Devrim, Gürcistan'da Gül Devrimi, Kırgızistan'da Lale Devrimi, Kuveyt'te Mavi Devrim, Burma'da (Ordunun bastırdığı) Safran Devrimi...
G. Bush'un meşhur deyimiyle 'Özgürlük şampiyonları!' olarak dünyayı kan gölüne çeviren bu kurumlar neredeyse tüm ülkelerde medya, sosyal medya, akademia ve istihbarat çevreleri üzerinden yapılanıp buralarda sosyal yıkımlardan sonra istedikleri yönetimleri başa getirmenin hesaplarını yapıp durmakta.
Trump, Küreselcilerle savaş başlığı altında anlaşılan; tamamıyla kontrol dışına çıktığı ve ekonomik yönüyle kayıt dışı hareket ettiği tespitli olan USAID'ın faaliyetlerine son verdiği kararnameyi imzaladı.
USAID'ın personelinin %97'si işten çıkarıldı. Onlarca ülkede fonlanan medya kuruluşları ve sözde gazetecinin ekstradan aldığı mamalar bir anda kesilmiş oldu.
Tabii Trump'ın en önemli gerekçesi; bu kurumların faaliyetlerinin ABD içinde de yürütülmesi. Yani kendisine karşı da bu dezenformasyonun yürütüldüğünü ve çeşitli karalamalar ve engellemeler ile karşılaştığını düşündüğü için bu kurumlardan kurtulmak istiyor.
Yani Trump ve ekibi bu kuruluşlara, yıkıcı faaliyetlerinden rahatsız oldukları için değil, kendilerine karşı çalıştıkları için karşı çıkıyor.
Dünyanın geri kalanı için değişen bir şey olmayacağı söylenebilir.
Çünkü CIA, bu güçlü 'Nüfuz Araçlarını' terk etmeyecektir.
Bir şekilde (Uyuşturucu veya silah satışlarıyla elde edeceği kara parayla) devşirmelerini finanse etmekten vazgeçmeyecektir.
Nitekim, ülkemizdeki ABD hayranı satılmış kalemlerin, etki ajanlarının ABD'ye ve onun habis yaşam tarzına toz kondurmadıkları gibi Siyonist işgal rejimi aleyhine vicdanı rahatlatacak söylem ve yazılar ortaya koymamakta ısrarcı davranmaları manidar değil mi?