İşlediği yüz kızartıcı suçlardan dolayı AF talebinde bulunan terörist Netanyahu buna gerekçe olarak Ortadoğu’da yaklaşmakta olan ‘Öngürülemez yeni değişimleri’ gösteriyor.

Anlaşılan o ki yakın gelecek için hem Yahudi ordusunda hem de karşısında dimdik duran Direniş Cephesinde ciddi hazırlık var.

Nitekim Lübnan Hizbullah’ı gece gündüz yoğun bir çalışma ile yaklaşan büyük hesaplaşmaya hazırlanırken İran’ın dini lideri “Yaklaşan bu savaşta Hizbullah’ın tek başına savaşmayacağını” belirtiyor.

İran’ın hava savunma sistemlerini onardığı, yeni balistik füzeler ürettiği ve müttefikleri olan Çin ve Rusya’dan yeni füze sistemleri tedariği için mekik diplomasisi yürüttüğü bilinmekte.

Direniş Ekseni’nini tüm unsurları ‘Stratejik Sabır’ dönemini sona erdirmek için hazırlık yaparken Ortadoğu’ya vahşet yaşatan Siyonist Yahudi ordusunun da boş durmadığını kabul etmek gerekir.

Dış İstihbarat servisi MOSSAD’ın ‘Yaptıklarından çok yaydıklarıyla ‘propaganda yaptığı gerçeğiyle birlikte Siyonist Rejimin muhafazası için hayati konumda faaliyet gösterdiği realitesi bir yana Yahudi Ordusu da iki bin yıl sonra ele geçirdikleri bu toprakları daha da genişletmek için stratejik hesaplamalar yapıp durmakta.

Ancak ordu içindeki gelişmeler hiç de arzuladığı cinsten değil.

Aksa Tufanı tüm hızıyla sürerken Ağustos 2025’te bin’e yakın aktif ve emekli pilot genelkurmaya mektup yazarak bu savaşın derhal durdurulmasını istemişlerdi.

Ardından 200 pilot yürüyüş yapmış, savaşın sona ermesini istemişti.

Elbette benzeri olaylar artarak sürdü.

Siyonist basın 22 bin kadar askerin travmatik ataklar geçirdiğini ve bir daha ‘israil Üniforması’ giymek istemediklerini yazıyordu.

Gazze sokaklarında karşılaştıkları insanüstü direnişle allak bulak olan terörist Yahudilerde korku ve psikolojik sorunlar baş göstermiş ve nihayette sözde orduya karşı güvensizlik had safhaya ulaşmış durumda.

Çeşitli dönemlerde üst düzey siyonist askeri ve istihbarat makamları sert uyarılarda bulunmuş ve bu gidişatın “israilin sonunu getireceğini” dile getirmişlerdi.

Son olarak sözde emekli Tümgeneral Yitzhak Brik, son aylarda terörist Yahudi ordusunda binlerce subay ve askerin görevden kaçtığını, personel açığının ordunun işleyişini hızla zayıflattığını belirtti.

Brik, çok sayıda subayın derhal terhis talep ettiğini, genç askerlerin ise daimi hizmet sözleşmelerini imzalamayı kabul etmediğini kaydederek bu durumun devam etmesinin "kısa süre içinde ordunun tamamen etkisiz hale gelmesine neden olabilecek tarihindeki en ciddi insan kaynakları kriziyle karşı karşıya olduğunu" vurguladı.

Savaşacak insan bulmakta zorluk çeken bir orduya rağmen Netanyahu neden hala Ortadoğu’yu domine etmeye gayret ediyor sorusu sorulabilir.

Doğrusu Netanyahu özellikle Hava gücüne ve envanterindeki (Gizli) Nükleer silahlara güveniyor dense yeridir.

Nitekim terörist Netanyahu defalarca; “Bizim büyük bir kara ordusuna ihtiyacımız yok. 4500 iyi eğitimli pilotumuz ve donanımlı hava gücümüz var!” diyerek asıl güçlerinin kaynağını belirtmişti. 4500 özel eğitimli katil düşünün. Bunlar tamamen vicdansız, insani tüm duygulardan arınmış ve hiçbir duyguları olmayan robotik yaratık!

Gazze, Beyrut, Sana, Tahran... maazAllah belki yarın Diyarbakır, İstanbul... koca şehirleri içindekilerle birlikte rahatlıkla yakıp yıkabilecek pilotlar!

Yahudi ordusunun en büyük gücü tam da bu.

Siyonist ordu işgali genişletme hesabı yaparken bir yandan da doktrinel olarak güncellemeye gidiyor. Buna göre siyonist hedefler; ‘Caydırıcılık ve Çevreleme’ yerine ‘Kalıcı ileri konuşlanma’ modeline doğru kayıyor.

Peki, bu hedefleri gerçekleştirecek bir ordusu var mı? Bu ordunun bilinen envanteri nedir?

1980’lerde Vanunu’ya göre Yahudilerin 100 ile 200 arasında atom bombası vardı. Bu rakamın şu anda 400 kadar olduğu tahmin ediliyor.

Yahudilerin savaşlarda en güvendiği silahlar atom bombaları ise bir diğeri de savaş uçaklarıdır.

An itibarıyla 240 adet savaş uçağı olup 55 adet de teslimat aşamasında.

Demir kubbeye ait 10 batarya bulunmakta ve bu sayının 15’e çıkarılması planlanmakta.

Kısacası, Siyonist Yahudi’nin bugünkü ‘Sağlam Kaleleri’ Hava gücü ve Nükleer silahlarıdır.

Bu kaleler elinden alınmadıkça ortalığı kan gölüne çevirmekten geri durmayacaktır.