Güneydoğu’nun Kangreni: Elektrik sorunu!
Birkaç yıldır Güneydoğu’nun değişmeyen gündemi elektrik sorunudur. Bu sorun daha çok mahsullerin suya ihtiyaç duyduğu dönemlerde çiftçiler üzerinden gündeme geliyor. Fakat son zamanlarda sadece mahsullerin suya ihtiyaç olduğu dönemlerde değil her mevsim hatta her ay gündemimizdedir. Çünkü sorun çiftçileri aşmış ve her vatandaşı ilgilendirmektedir. Yıllardır hiçbir müşahidin gözetiminde olmaksızın hanelere verilen sözde kaçak elektrik cezaları… Halkın ödemekte zorluk çektiği yüksek faturalar… Hatta geçtiğimiz Ağustos ayı itibariyle ev ve iş abonelerine önceki aylara göre üç kat beş kat gelen faturalar halkı bezdirmiş bulunuyor.
Bu nedenledir ki bölgeye gelen her siyasetçinin ilk duyduğu sorun elektrik sorunu olmuştur. Gelen her yetkili bu gündemle Ankara’ya gitmiştir. Fakat dikkatimi çeken, bu sorun birçok vesileyle hükümet yetkililerine iletilmesine rağmen bir adım atılmamıştır. Bu da soru işaretlerini doğuruyor. Elektrik üzerinden Güneydoğu halkı hükümet düşmanı olmuş. Bu durum bazı kesimlerin hesabına gelirken, hükümet yetkilileri bu soruna neden ses çıkarmıyor? Bu soruna dur diyebilecek veya neler oluyor? diyebilecek hükümetin ilgili müfettişler göndermemesi farklı bazı düşüncelerin oluşmasına sebep oluyor.
Bu sıkıntının sorulmamasının iki nedeni olabilir: Birincisi; yıllardır bu bölgenin kaçak elektrikle anılması ve devlet yetkililerinin sürekli bu algıyla meseleye bakmasıdır. “Bölgede kaçak elektrik var” algısı üzerinden de TEDAŞ, EPSAŞ ve farklı isimler adı altında özelleştirilen elektrik firmalarının sessiz bir soygun yaptıklarıdır.
İkincisi; muhtemelen birileri tarafından menfaat halkasının kurulmasıdır. Bu menfaat halkası içerisinde bulunanlar bölge halkının ıstırabını görmek istemiyor, hatta bu sesin duyulmaması için her şeyi yapıyorlar… Bunun dışında iyi niyetli olan bazı yetkililer bölge halkını dinleyip bu durum hakkında kendilerine verilen yüzlerce raporları incelediklerinde meseleye çözme odaklı yaklaşabiliyorlar. Çözme odaklı meseleye yaklaşanlar ise, söz konusu menfaat halkasının gazabına uğrayabiliyorlar. Ve bu kişiler bulundukları konumlarından farklı bazı pasif görevlere gönderilebiliyor.
Netice olarak; şu an bölgede sessiz bir soygun var. Ve bu soygun, özelleştirilen elektrik kurumları tarafından yapılıyor. Hatta şunu da söyleyebiliriz ki bunlar sadece halkı değil devlet bütçesini de bir taraftan soyuyorlar. Çünkü kesilen her faturanın % 40’nı devlet bütçesinden tahsil ediyorlar. Bu nedenle de hem çiftçilere hem de ev abonelerine çok yüksek faturalar çıkabiliyor. Bu yüksek faturalar altında halkın beli bükülürken bir taraftan devletin bütçesinden haksız pay alıyorlar. Tabi bu soyulan devletin paraları çözüm noktasında olan ilgili kişilerin cebine giriyorsa diyebilecek bir şey yoktur.