Komşusu mu?

Müttefiki mi?

Derttaşı mı?

Dindaşı mı?

Hamisi mi?

Banisi mi?

Neyi oluyor sahi?

Zalim Esad'ın devrilmesinde, yeni Suriye yönetimin şekillenmesinde Türkiye'nin katkısı herkesçe biliniyor.

Milli istihbarat başkanının ilk andan itibaren ziyaretleri herhâlde 'öylesine' değildi.

Dışişlerinin samimi pozları sadece ‘fotoğraflık’ değildi.

Ankara hükümetinin Şara yönetimine kucak açması bir dostluğun ötesindeydi.

Türkiye, Suriye halkına baştan beri sahip çıktı. Yeni süreç ile beraber bu sahiplilik durumu çok farklı şekilde yapılanmaya gitti. Suriye’nin uluslararası toplumda kabulü, yaptırımların kaldırılması, ekonomik yardımlar gibi alanlarda öncülük etti.

Suriye Milli Ordusu'nun eğitilmesinde, teçhiz edilmesinde ciddi katkılar sundu. Yani her alanda imar ve inşa ile ilgili önemli adımlar atıldı. Lojistik destek anlamında yardımlar zaten herkesçe bilinen bir şey.

Tüm bunlar ve bilmediğimiz fazlalıklar ortada iken

Suriye’ye siyonist çete bomba attığında işi sadece “kınama” ile geçiştirmek normal mi acaba?

Suriye, Dürziler üzerinden bir iç savaşa sürüklenirken uzaktan seyretmek olabilir mi acaba?

Hani herkes kendi başının çaresine bakacaksa baştan beri o mesafede yaklaşılsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Kimse Türkiye, Suriye ile beraber israil ile savaşsın demiyor.

Ama işi sadece kınamadan ibaret görmeyi de makul kabul etmiyor.

Çünkü bu işin sonu Türkiye’ye dokunuyor. Dokundurmak planındalar.

Bu açıdan kınama ile bu iş kurtarmaz.

Madem Suriye ile bir yola girildi. O zaman bu işin bedeli de hesap edilmelidir.

Adımlar buna göre atılmalıdır.

“Suriye halkının yanındayız.” demek ile olmuyor bu işler.

“Suriye halkının yanında olmak ile beraber ortak düşmanımız ve insanlık düşmanı israil'in karşısındayız.” demek icap eder.

Ya da “Komşumuz Suriye’ye atılan bomba bize atılmış kabul ederiz. Ey vahşi siyonistler! Size yönelik hiçbir tehdidi ve saldırısı yokken ülkeyi bombalamanıza izin vermeyiz. Suriye’ye kendi güvenliğini koruma adına her türlü desteği vereceğiz.” gibi mesajlar ve adımlar gerekli değil miydi?

Yoksa 'bize ne' hesabı varsa

Bari baştan meydanlarda, masalarda, sanal ve sosyal mecralarda bu pozlar verilmeseydi.

O zaman bir beklenti de oluşmazdı bari.