Dünya menfaat üzerine saf tutarken, çifte standart adaletin üzerine çöker; fakat ümmet için ölçü menfaat değil, Hakk’ın terazisidir…
Rusya ile Ukrayna arasında 2022 yılında başlayan savaş, sadece iki devlet arasındaki jeopolitik bir hesaplaşma değildir. Bu savaş, küresel sistemin gerçek yüzünü, güç dengelerinin nasıl çalıştığını ve özellikle Batı’nın uluslararası krizlerde takındığı çifte standartlı tavrı tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Müslüman coğrafyalar yıllardır işgal, ambargo, iç savaş ve darbelerle boğuşurken sessiz kalan Batı, Ukrayna meselesine gelince bir anda “insan hakları savunucusu” kisvesine bürünmüştür. Bu durum, İslam ümmeti açısından hem ibretlik hem de siyasi bir uyarı niteliğindedir.
Bugün Batı’nın tavrı, açık şekilde şunu göstermektedir: İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük söylemleri evrensel ilkeler değil; çıkar odaklı birer araçtır. Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Sudan’da yaşanan insani yıkımlar karşısında sessiz kalan Batı, aynı sessizliği Rusya’nın Çeçenistan’da gerçekleştirdiği yıkım karşısında da göstermiştir. Grozni’nin yerle bir edildiği, binlerce sivilin katledildiği, bir halkın iradesinin savaşla bastırıldığı dönemlerde Batılı ülkeler “insan hakları” söylemini hatırlamamış, hatta çoğu zaman Rusya ile çıkar ilişkilerini öncelemiştir. Ancak savaş Avrupa’nın merkezine taşınınca, birden uluslararası hukuk, sivilleri koruma ve özgürlük kavramları gündemin başına oturmuştur. Bu sert tezat, ümmetin uzun süredir dile getirdiği çıplak bir hakikati bir kez daha kanıtlamaktadır: Batı’nın vicdanı coğrafyaya, renge ve siyasi çıkara göre çalışmaktadır.
İslam ümmeti açısından bu savaşın bir diğer önemli boyutu, Müslüman ülkelerin küresel denklemde edilgen bir konumda kalmasıdır. Oysa bu kriz, Müslüman dünyanın çok kutuplu bir düzen arayışında daha bilinçli pozisyon alması gerektiğini göstermektedir. Zira bugün Rusya ve Ukrayna meseleleri, enerji güvenliği, NATO genişlemesi, Avrupa’nın askeri bağımsızlığı gibi başlıklarda tartışılırken Müslüman coğrafyaların çıkarları da dolaylı olarak masadadır. Enerji yolları, tahıl koridorları, ekonomik yaptırımlar ve güvenlik dengeleri doğrudan İslam dünyasını etkilemektedir. Bu sebeple ümmetin bu tür küresel krizlere sadece “uzaktan izleyen” değil, aktif politika üreten bir aktör olarak yaklaşması zorunludur.
Batı’nın Ukrayna konusunda sergilediği dayanışma, İslam ülkelerine şu soruyu sordurmalıdır: “Biz neden kendi mazlumlarımız için aynı dayanışmayı ortaya koyamıyoruz?” Gazze’de çocuklar ölürken Batılı liderler “israilin güvenlik hakkı” diyerek mazlumu suçladı; fakat Ukrayna’ya yönelik saldırılar olduğunda “uluslararası hukuk”, “insani değerler” ve “egemenlik” kavramlarını her gün tekrarladılar. Bu ayırımcı yaklaşım, İslam ümmetinin birlik eksikliğini ve uluslararası sistemdeki kırılgan konumunu daha fazla görünür hale getirdi.
Savaşın ortaya çıkardığı bir başka gerçek de şudur: Dünya hızla yeni bir güç dengesi dönemine giriyor. Batı blokunun tek taraflı hakimiyet çağının sona erdiği, Rusya-Çin öncülüğündeki eksenin yükseldiği bir süreç yaşanıyor. Bu dönüşüm, İslam dünyası için hem risk hem fırsat barındırıyor. Eğer Müslüman ülkeler, ortak çıkarlar temelinde yeni bir siyasi duruş geliştirebilir, ekonomik ve askeri işbirliğini güçlendirebilir, uluslararası alanda ortak bir ses ortaya koyabilirse, yeni dünya düzeninde daha etkili bir konuma kavuşabiliriz. Aksi halde büyük güçlerin çıkar çatışmaları arasında yine kaybeden taraf olacağız.
Rusya-Ukrayna savaşı İslam ümmetine üç önemli ders sunmaktadır: Birincisi, Batı’nın çifte standartları asla değişmeyecektir; İslam dünyası kendi adalet sistemini ve kendi güvenlik mimarisini inşa etmek zorundadır. İkincisi, küresel krizlerde birlikten uzak kalmak ümmeti her zaman kırılgan kılar. Üçüncüsü ise yeni dünya düzeninde boşluklar oluşurken bunları doldurmak için cesur, stratejik ve bilinçli politikalar gerekmektedir. Bu savaş, Müslümanlara bir kez daha şunu hatırlatmaktadır: Kurtuluş, Batı’nın merhametinde değil; ümmetin uyanışında, kendi gücüne güvenmesinde ve ortak bir kader bilinci geliştirmesindedir.
Gazze’ye selam, direnişe devam!