Nihayet geçen hafta İmralı’dan beklenen açıklama yapılarak PKK’dan silah bırakması ve kendini tasfiye etmesi istendi. Silahların susması ve başta bölge halkı olmak üzere tüm ülkenin terör belasından kurtulması adına yapılan çağrı sulh isteyen kesimler tarafından olumlu olarak karşılandı. Ardından PKK’nın da bu çağrıya uyarak ateşkes ilan ettiğini açıklaması süreç açısından pozitif bir seyir gösteriyor.

İmralı’nın dediği gibi PKK uzun zamandan beridir anlamsız, hedefsiz ve sonuç odaklı olmayan kirli bir savaş yürütüyordu. Özellikle 6-7 Ekim 2014’te başta Diyarbakır olmak üzere bölgede Müslümanlara yönelik saldırılar ve devamında gelen Hendek olayları aslında sonun başlangıcı mahiyetindeydi. Silahlar halka özellikle de Müslüman Kürt halkına çevrilmişti.

Konunun burasında şu soruyu sormak gerek: Devlete karşı silah bırakacak olan PKK ve türevleri halka özellikle de Müslüman Kürt halkına karşı da silahları bırakarak kendini tasfiye edecek mi? Malumunuz uzun yıllardan beridir PKK ve onun hem silahlı hem de siyasi uzantıları bölgede kendilerinden başka hiçbir oluşuma yaşam hakkı tanımamak için ellerinden gelen her türlü zulüm ve haksızlıkları sergilediler.

Bununla da yetinmeyip başta aile mefhumu olmak üzere her türlü değere, ahlaki anlayışa ve tarihten gelen Kürt töresine, gelenek ve göreneklerine savaş açtılar. Onların jargonuyla konuşacak olursak adeta “Kültüralist” bir savaş açtılar.

Bence her şeyden ellerindeki silahlardan bile önce bu savaşı bitirmeli ve “Kültüralist” silahlarını da gömmelidirler. Kürt halkının değerlerine ve geçmişine açtıkları savaş ve bunun neticesinde verdikleri zarar Kürt halkının geleceği açısından, yaşanan kirli savaştan bile daha tehlikeli ve yıkıcıdır.

Halka açılan bu savaş olayının başında özellikle kendileri dışında kalan grupların, parti ve kuruluşların benimsedikleri fikirlere yönelik saldırganlıklar geliyor. Türk solunun en marjinal ve anlamsız kesimlerine, ahlak yoksunu gruplara gösterdikleri anlayış ve verdikleri desteğin yüzde birini bile Müslüman Kürt halkının değerlerine göstermediler.

Bir halkı savunduğunu iddia eden tüm gruplar o halkın değerlerine, tarihine, ahlak anlayışına sahip çıkarken bunlar sözde Kürtleri özgürleştirmek adına Kürt halkına karşı “Kültüralist” savaş ilan ettiler. Bu savaşta da hem Kürt halkının değerlerine hem de bu değerleri savunan kişilere, gruplara savaş açtılar.

Özellikle de Devlet tarafından muhatap alındıkları zamanlarda saldırganlıklarını arttırdılar. Şu anda da yeniden Devlet tarafından muhatap alınmış durumdalar.

Terörün bitirilerek ülkeye huzur getirilmesi için çaba sarfetmek çok değerli bir olaydır. Ama bu konuda çaba gösterdi diye hiç kimse, hiçbir grup kendini bölgenin sahibi olarak görmemelidir. Bu konudaki en büyük görev de elbette ki Devlete düşmektedir.

Açıkça şunu belirtelim ki; eğer savaş son bulacaksa her türüyle son bulmalıdır. Bu sadece İmralı’nın çağrısıyla da olacak bir şey değildir. Bu konuda devlet de üstüne düşeni ve kendinden beklenenleri yerine getirmeli, hak hukuk ekseninde üzerine düşeni yapmalıdır.