Yaratıldığı günden bu yana dünya, böylesine şanlı bir direnişe, böylesine onurlu bir savaşa, böylesine fedakârca bir cihada şahitlik etmemiştir.

Onca saldırıya, liderlerini şehit vermelerine ve hepsinden de öte yalnız bırakılmalarına rağmen HAMAS ve Gazze’nin diğer direniş grupları hala savaşıyor hala şehadet için gayret sarf ediyorlar.

Onlar siyonist terör devleti gibi savaş uçaklarına, gelişmiş füzelere falan sahip değiller. Çoluk çocuk ya da kadınları katletmiyorlar. Onlar savaş tarihinin en ahlaksız ve de dünyanın büyük bölümünden destek alan en cani ordusuna karşı, tüm imkansızlıklarına tüm yalnız bırakılmışlıklarına rağmen okçular tepesini asla terk etmiyorlar.

Dikkat edin hiç şekva etmiyorlar. Kimseden askeri yardım, silah ya da mühimmat talep etmiyorlar. Tek istedikleri açlığa, ölüme terk edilmiş olan Gazze halkına yardımın ulaştırılması, bebeklerin, çocukların ya da kadınların hülasa İslam’ın İzzetinin muhafazasını istiyorlar.

Her gün liderlerini şehit veriyorlar. Ama hiçbir liderin yeri boş kalmıyor yeni gelen önceki şehid gibi şehadet için elinden geleni yapıyor.

Tüm bu gerçekler de gösteriyor ki;

Bu asırda iman bu aslanların safında yer almaktır.

Bu çağda erkeklik bu aslanların savunmak için canlarını verdikleri halka yardıma koşmak onlara merhem olmaktır.

Müslümanlık Gazze olabilmektir şu anda.

Kalbi Gazze ile atmayan her Müslüman imanından şüphe etmeli, utancından yerin dibine batmalıdır.

Allah Azze ve Celle Nisa Suresi’nde o insanların, o mücahitlerin üstünlüğünü açık açık ifade ediyor bize.

“Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır”

Şimdi bu ayetin de ışığında, bu ayetin şahitliğinde ya da bu ayetin terazisinde; oturanlarla, sadece kınayanlarla bu Mücahitler aynı imana mı sahip aynı İslam’a mı tabiler?

Kim onlara daha çok zarar veriyor acaba? Her türlü alçaklığına rağmen aslanca karşı koydukları terör devleti mi yoksa onları yalnız bırakan sözüm ona Müslüman devletleri mi?

Onlar öldükçe dirilirken biz onları yalnız bırakanlar diriyken ölüyüz.

Yaşamak sadece nefes almak, yemek içmek midir yoksa direnmek midir? Bu dünya koca bir resim tuvali olsaydı eğer üzerindeki en izzetli resim Gazzeli mücahitlerin direniş resmi olurdu. Sayıları kaç kişi, ellerindeki silahlar ne kadar acaba? Karşılarında sadece siyonist terör devleti mi var acaba?

Kimlerle savaşıyorlar?

Neredeyse dünyanın yarısıyla savaşıyorlar. Kimileri onları bombalayarak onlarla savaşırken kimileri ise onları yalnız bırakarak ya da onların acılarının sadece kınamayla sağaltılacağını iddia ederek savaşıyor onlarla.

Tarih boyunca Asr-ı Saadet’ten sonra hiçbir zaman hak ile batılın safları bu kadar kesin ve net olarak ayrıştırılmamıştı. Şu anda saflar çok net. Neresi hak neresi batıl çok açık ortada. Bu cephelerin grisi yok. Hak belli batıl belli. Dost belli düşman belli.

Hakka intisap etmeyen herkes batıla intisap etmiş onun kölesi olmuştur. Hakka tabi olmayıp yerinde oturan herkes batılın suçlarına ortaktır ve de hakkın düşmanıdır.