Bir buçuk yıl kadar süren vahşi saldırılara rağmen Gazze’de istediğini elde edemeyen işgalci terörist rejim, şimdilerde Amerikan başkanından aldığı gazla şehri boşaltmaktan söz ediyor.
Savaş sırasında sivil alanları hedef gözeterek bombalayan, tarihte hiçbir savaşta olmadığı kadar gazeteci katleden soykırımcı rejim, dünyada ve işgal topraklarında yükselen tepkileri, uluslararası mahkemede soykırımcı olarak tescillenmesini önemsemedi; ama yine de esir takası için üç aşamalı bir ateşkes anlaşmasını kabul etti.
80 senedir hiçbir zaman söz ve anlaşmalarına sadık kalmadığı gibi yine uymadı ve defalarca ihlalde bulundu, çok sayıda kişiyi katletti.
Takas sırasında yaşananlar ve esirlerin durumu insanlar ile insan kılıklılar arasındaki farkı net olarak ortaya koydu.
İnsanların açlıktan öldüğü, bebeklerin soğuktan donduğu bir zeminde direnişin en şereflisini sergileyenlerin serbest bıraktığı esirler ile işgalcinin zulüm dolu zindanlarında işkencenin fiziki ve psikolojik bütün çeşitlerine muhatap olan Filistinliler…
Bazıları birkaç esirin zayıflamış hali üzerinden holokost teranelerini dillendirdi; ama aslında tüm dünya manzarayı net olarak gördü.
Filistin’in ve İslam tarihinin büyük kahramanlarından Yahya Sinvar’ın, şehadetinden sonra son 72 saatte bir şey yemediğinin ortaya çıkması, direnişin hangi şartlarda devam ettiğini, direniş erlerinin yaşadıkları sıkıntıları ellerindeki esirlere yaşatmadıklarını ortaya koymuştu; ama bunu görebilmek ve idrak edebilmek için öncelikle insan olmak gerekirdi.
Esir takasında ortaya çıkan önemli şeylerden biri de lider kadrolarındaki şehidlere, zaruri ihtiyaçlar ve askeri malzeme konusundaki imkansızlıklara rağmen direnişin dimdik ayakta olduğu ve yeniden başlayacak bir savaşa hazır olduğu gerçeğiydi.
Peki, soykırımcı Siyonist teröristler gerçekten de yeni bir savaşa hazır mı?
Paralı askerlerden ve kayıt dışı silahlı birliklerden olan kayıpları dile getirmeyen, kendi kayıplarını olduğundan çok daha az gösteren işgalci Siyonistler yeni kayıplara hazır mı?
Aylarca sadece havadan bombalamalarına rağmen, çok övündükleri tankları ve zırhlı araçlarıyla karadan girdiklerinde direniş kahramanlarından ağır darbeler yiyen bebek katilleri, kayıplarını Siyonist toplumdan ve dünya kamuoyundan daha ne kadar gizleyebilecek?
Aslında açıklama yapmak zorunda kaldıklarında verdikleri rakamlardan bazı şeyleri anlamak mümkündür.
İşgalci terörist rejimin Savunma Bakanlığı, geçenlerde yaptığı resmi açıklamada yaralı ve engelli asker sayısının 78 bine yükseldiğini ve bunların %62'sinin psikolojik olarak iyi durumda olmadığını açıkladı.
Dünya hayatına büyük bir hırsla bağlı oldukları bilinen Siyonist toplumda sivil asker arasında psikolojisi bozuk kişi sayısının açıklanan rakamın çok çok üstünde olduğunu anlamak için çok da uzman olmaya gerek yok.
Evet, Gazze yine büyük sıkıntı ile karşı karşıya.
Evet, soykırımcı teröristler yine gıda girişini engelliyor ve ateşkesin garantörleri hiçbir şey yapmıyor.
Soykırımcı teröristler, Amerikan başkanının desteğini de arkalarına alarak Gazze’ye yönelik yeniden saldırı başlatmak için hazırlık yapıyorlar, planlar kuruyorlar.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de İsrailoğullarının Hz. İsa aleyhisselamı öldürmek için kurdukları tuzağa işaret ederek şöyle buyurur:
“Onlar (İsrailoğulları) bir tuzak kurdular ve buna karşılık Allah da bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Al-i İmran/54)