Türkiye’de “Öğretmenler Günü” her yıl 24 Kasım’da kutlanır. Geçen Pazartesi, 44. kez kutlanan gün, 12 Eylül darbesinden ortalama bir yıl sonra, darbenin mimarı Kenan Evren tarafından, 1981 yılında ilan edildi.

İlan edilen günün gerekçesi olarak; Mustafa Kemal’in 24 Kasım 1928’de Millet Mekteplerine başöğretmen sıfatıyla atanması olarak açıklanmıştır. 1981 yılının seçilmesi ise yine Mustafa Kemal’in 1881 yılında doğmasından mütevellit, doğumunun 100. yılı olmasından dolayıdır.

Darbeci bir general tarafından ilan edilen gün, çeşitli eğitim sendikaları tarafından sürekli olarak eleştirilmiştir. Hatta bugünü, öğretmenlerin unutulan haklarının iadesi için mücadeleye vesile etmek isteyenler dahi olmuştur.

Bilindiği üzere Cumhuriyetin kuruluşunun hemen ardından, Batı’ya tam uyum için çeşitli adımlar atıldı. Kılık kıyafetten tutun da harflerin değiştirilmesine kadar, memleketin öz evlatlarına travma yaşatacak bir sürü adım atıldı.

“Harf İnkılabı” olarak isimlendirilen, Kur’an alfabesinin yerine Latin alfabesinin konulmasından sonra milletin hafızasında büyük bir tahribat gerçekleştirildi. Çünkü Türkiye halklarının, İslam dinini kabul etmesinden sonra benimsedikleri bu alfabe ile özellikle medreselerde kadim bir medeniyet oluşmuştu.

Bu medeniyetin üzerine bir sünger çekip, 1 Kasım 1928 günü kabul edilen ve 3 Kasım’da yürürlüğe giren bir “Kanun” ile Batı medeniyetine geçmek, medeniyet ağacının köklerine su yerine katran boca etmek gibi bir durum oluşturdu.

İlgisiz, biraz da alakasız ve de marjinal bir örnek üzerinden gideyim isterseniz. Sırasıyla Beşiktaş 1903, Galatasaray 1905 ve Fenerbahçe 1907 yılında kurulduklarına göre, söz konusu spor kulüplerinin açılış evrakları, “Eski harfler” denilen Arap, yani Kur’an alfabesi ile yapılmıştır. Şu an bu kulüplerin taraftarları, tuttukları takımın kuruluş evraklarını okuyamaz, bilgi edinemez durumdadırlar.

Millet Mektepleri ise Latin harflerini Türkiye halklarına öğretmek için kurulmuştu. Yani Batılılaşmanın en önemli halkasından bahsediyoruz. Mustafa Kemal’in bu mekteplere başöğretmen sıfatıyla atanmasının yıl dönümünü öğretmenler günü olarak, bir darbeci general belirlemiştir.

Oysa Dünya ülkeleri bugünü 5 Ekim’de kutlamaktadır. Onların gerekçesi ise; 5 Ekim 1966 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) öğretmenlerin statüsü hakkındaki tavsiyelerini 5 Ekim 1966’da ilan etmesidir.

Tabi çeşitli ülkeler, başka başka gerekçelerle değişik günleri öğretmenler günü olarak kutlamaktadırlar. Eğitim ile ilgili özel kişiliklerin veya ülke liderlerinin doğum günlerini öğretmenler günü olarak ilan edenler var.

Bizde ise öğretmenlere operasyonlar yapan, fişleyen, tutuklayan, işkencelerden geçiren, çeşitli bahanelerle derneklerini kapatan bir darbecinin dayatması olarak, 24 Kasım ilan edilmiş durumdadır.

Bütün Müslüman ülkeleri kapsayacak şekilde, yani ümmet olarak bir gün tayin etmemiz gerekirse, ilk muallimimiz, genç öğretmenimiz; Mus’ab bin Umeyr’in, Mekke’den Yesrib’e, yani Medine’ye hicret ettiği 621 yılından herhangi bir günün seçilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Onun nasıl bir öğretmen olduğunu öğrenmek isteyenler, kendisinin Medine’de yeni bir medeniyet inşa ederken yetiştirdiği talebelerin hayatlarına göz atabilirler.