Siyonist yaratıklar dini motivasyon ile dünyanın tamamını tehdit etmeye ve Gazze'yi dünyanın gözü önünde en vahşi dürtülerle yakamaya, yıkmaya, yok etmeye devam ediyorlar.

Tamam belki yahudilerin tamamı siyonist değil ancak siyonistlerin tamamı yahudi. Dini terör denilince akla her zaman yahudiler gelmiştir zaten.

İşgal rejimi ebedi yok oluşun eşiğinde çırpındıkça çırpınıyor. Bu girdap tümünü kudurtmaya ve hayvanca saldırmaya itiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar tüm dünyanın nefretini kazanmış bu aşağılık yaratıklar eninde sonunda yok olacaklar. Tiran Trump bile yahudi lobilerin yok olduğundan bahseder oldu.

Gazze halkı ve haklı direniş erleri izzet ve şeref ile tarihte eşi benzeri görülmemiş bir cesaret sergilemekteler.

Peki ya şu sorumsuz ve gereksiz iktidarlara ne demeli?

Bunların insanlığını, vicdanlarını, deniz yüzeyinin 2.500 ila 9.533 metre derinliğinde yaşayan canlılara benzetiyorum.

Malumunuz yeryüzündeki çoğu yaşam, fotosentez için gerekli olan güneş ışığına bağlıdır. Ancak okyanusların karanlık diplerinde yaşayan bu canlılar, deniz tabanındaki çatlaklardan sızan metan gibi kimyasallar sayesinde yaşamlarını sürdürüyor. İşte buna “kemosentez” deniyor.

Karanlık çukurun en diplerinde bu canlılara uygulanan yüzey basıncı, deniz seviyesindekinin 1.100 katı, yani santimetrekare başına bir tondan daha fazla basınç uygulanmakta.

Siyonizm esaretinin en dip dehlizlerinde yaşam süren şu sözüm ona garkat ülkelerinin iktidarları da aynen bu canlılar gibi normal insanların en az 1.100 katı kadar baskı ve basınç altında yaşamaya alıştırılmışlar. Satılmışlığın çukurunda hakikat güneşinden bihaber siyonist sömürgecilerden sızan kut ve gıdalar ile kemosentez yaparak yaşamlarına devam ediyorlar.

Bu iktidarların vicdanları öyle kabuk bağlamıştır ki nar-ı cehennem dışında bu kabuk asla kırılamaz.