siyonist işgal rejiminin Gazze'ye uyguladığı kuşatma uluslararası hukuka göre tam bir suçtur...
Bir suçun oluşması için bütün şartlar, suçlar, deliller mevcuttur.
Gazze’deki saldırılar, Cenevre Sözleşmelerine göre yasaklanmış toplu bir cezalandırmadır, soykırım ve zorla yerinden etmedir. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi yoktur.
Bu zalim kuşatmayı kırmak, soykırımı durdurmak, insani amaçlarla geçişi açmak; başta Mısır, Türkiye olmak üzere bütün İslam ülkelerinin ve Uluslararası kurum ve kuruluşların yasal bir görevi ve ortak sorumluluğudur.
Şu ana kadar hiçbir devlet, BM ve diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar bu görev ve sorumluluğu maalesef yerine getirmemektedir. Yerine getirmeyi bir kenara bırakalım, bu zulüm ve katliama ortak olmaktadır.
ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler Siyonist rejime direk silah ve teçhizat, lojistik ve istihbarat desteği sağlarken diğerleri de bu zulme sessiz kalarak dolaylı olarak destek vermektedirler.
Ülkelerin, BM ve uluslararası kurum ve kuruluşların devam eden sessizlik ve eylemsizlikleri, bu suçlara ortak olmakla eşdeğerdir...
Ülkeler ve uluslararası kurum ve kuruluşlar bu zulmü durdurmuyorsa bu zülüm devam mı etsin; Gazze, kaderiyle ve Siyonist caniyle baş başa mı kalsın?
Gazze’nin yıkılmasını, içindeki mazlumların toptan soykırıma uğramasını bir fert ve dünya olarak oturduğumuz yerden izleyelim mi?
Hayır, asla…
Bir insan ve Müslüman olarak bunu yapamayız.
Ülkelerin durdurmadığı bu zulmü durdurmak, soykırıma engel olma görev ve sorumluluğu bizzat halklara geçmiştir.
Halklarımız, sivil toplum kuruluşları, cemaat, tarikat, kanaat önderleri birleşerek bu zulmü sona erdirmelidirler.
Halklarımız, bu sorumluluğu yerine getirmek, devletlerini harekete geçirmek zorundadır...
Halkların bu tür durumlarda seslerini duyurmak ve harekete geçmek için kullanabileceği çeşitli yol ve yöntemler bulunmaktadır.
Bu yol ve yöntemlerden bazıları şunladır.
- Toplumun bilinçlendirilmesi ve kamuoyu oluşturma: Sosyal medya, basın açıklamaları, paneller, konferanslar ve bütün iletişim kanalları kullanılarak, yaşanan vahşet kitlelere duyurulmalıdır.
- Uluslararası hukuk ve insan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratmak: STK’lar, aktivist gruplarla koordineli bir şekilde kampanyalar düzenlemek.
- Kitlesel protesto ve eylemler düzenlemek; yürüyüşler, oturma eylemleri düzenlenerek hükümetler adım atmaya zorlanmalıdır.
- İmza kampanyaları ve dilekçelerle taleplerin yetkili mercilere iletilmesi.
- Sanatsal ve kültürel etkinlikler aracılığıyla zulüm ve katliamların duyurulması.
- Siyasi Katılım ve Baskı Oluşturma: partilerin yetkili organlarıyla, milletvekili, belediye başkanları, meclis üyeleri ile iletişime geçilerek bu konuda harekete geçmeleri sağlanmalıdır.
- Bütün argümanlar kullanılarak hükümetler üzerinde diplomatik ve ekonomik baskı oluşturulması için çaba içerisinde olmak…
- Birleşmiş Milletler insan hakları mekanizmalarında konuyu gündeme getirmek için çalışmalar yapmak.
- Yardım kuruluşları aracılığıyla Gazze halkına yönelik insani yardım kampanyalarına destek vermek.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mekanizmalar nezdinde girişimleri sürekli hale getirmek ve Siyonist elebaşlarının farklı ülkelerde yargılanması için girişimlerde bulunmak.
- Siyonist rejime askeri, siyasi, ekonomik ve diğer alanlarda destek veren ülkeleri protesto etmek, firmaların mallarını almayarak- satmayarak boykot etmek…