Aile, toplumun en küçük ama en önemli yapı taşıdır. Sağlam bir toplum için sağlam ailelere ihtiyaç vardır. Ailenin temeli ise güven ve sevgi üzerine inşa edilir. Eşler arasındaki bu iki unsur zamanla yıprandığında, evlilik sadece bir çatının altını paylaşmaktan ibaret hâle gelir.
Son yıllarda evliliklerde artan boşanma oranlarının temel sebeplerinden biri, çiftler arasında oluşan güvensizliktir. Bu güven sorunu çoğu zaman "Acaba beni aldatıyor mu?", "Telefonunu neden gizliyor?", "Sosyal medyada kimlerle konuşuyor?" gibi sorularla başlar. Başlangıçta basit bir merak gibi görünse de, zamanla telefon karıştırmalarına, eşleri takip etmeye ve hatta eve gizli kamera yerleştirme gibi davranışlara dönüşebilir. Bu durum çiftler arasında derin çatlaklara yol açar.
Güveni zedeleyen bir diğer unsur da kıyaslama hastalığıdır. Özellikle sosyal medyada sürekli mutlu çiftlerin fotoğraflarını gören bireyler, kendi eşlerini başkalarıyla karşılaştırmaya başlar. “Bak herkes eşiyle tatile gidiyor, sen bizi bir parka veya bir pikniğe bile götürmüyorsun” gibi serzenişler, zamanla değersizlik hissi ve güvensizlik doğurur. Hâlbuki sosyal medyada görünen hayatların çoğu gerçek değildir, yapaydır ve aldatıcıdır, bu unutulmamalıdır.
Maddi sorunlar da güveni sarsan önemli nedenlerdendir. Evin erkeğinin işsiz kalması, borçların artması veya gelirlerin şeffaf paylaşılmaması, zamanla karşılıklı suçlamalara dönüşebilir. Eşlerden her birinin aile içi meselelerini ailesine anlatması, bunun üzerine aile büyüklerinin aile içi meselelere yerli yersiz müdahaleleri ve eşler arası sınırların ihlal edilmesi eklenince, evdeki huzur daha da bozulur. İçinden çıkılmaz hal alır.
Tüm bu sorunların temelinde ise çoğu zaman maneviyat eksikliği yatar. Aile içinde ortak ibadetlerin yapılmaması, kitap okuma, beraber ev sohbeti yapma, cemaatle namaz kılma, dua ve şükür alışkanlığının olmayışı, bireyleri dünyevileştirir, bireyselleştirir ve yalnızlığa iter. Mutluluğu sanal âlemde aramaya yöneltir. Sanal dünyaya dalan birey, gerçek hayattaki eşinden uzaklaşır, farklı âlem ve mecralara daldırır. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrîm, 66/6)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) de şöyle buyurmuştur:
“Kişinin ailesine harcadığı, Allah yolunda verilmiş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 1)
Allah’a olan inancı güçlü olan bir insan, eşine de sadık olur ve bu sadakatle güven verir. Çünkü bilir ki, her sözü ve davranışı meleklerce kaydedilmektedir. Bu farkındalık kişiye bir oto kontrol sağlar, haramdan uzaklaştırır, helal dairesinde kalmayı kolaylaştırır. Bu da eşler arası güveni artırır.
Evlilikte güven inşa etmek zaman alır; fakat yıkılması bir anda olabilir. Bu nedenle eşler birbirine hem kalben hem zihnen açık olmalı, duygularını ve düşüncelerini dürüstçe ifade etmelidir. Aile içinde sevgi, saygı ve maneviyat temelli bir iletişim kurulduğunda, ne güven zedelenir ne de sevgi eksilir.
Unutmayalım: Eşimize duyduğumuz güven, aynı zamanda Rabbimize olan güvenin bir yansımasıdır. Sağlam bir iman, sağlam bir aileyi beraberinde getirir.
Mevlam güven, sevgi ve maneviyat gibi güçlü temeller üzerine inşa olmuş, güçlü aileler nasip etsin inşallah. Âmin.