Üstad Bediüzzaman, Milliyetçilik ve Kürt Meselesi – 1
Bahçeli’nin çağrısı ile başlayan ve şu an parti ziyaretleri ile devam eden yeni ve garip ‘sürecin’ akıbeti ne olur bilinmez, ama umarız sorunun sadece bir örgüt sorunu değil, topyekûn bir Kürt halkının sorunu olduğu dikkate alınır ve yeni adımlar bu anlayışla atılmak suretiyle hayra vesile olur.
Yok sayma ve asimilasyonla başlayan malum problem gündeme gelmişken, iki cepheden bugün Gazze’de yaşanan katliamları andıran acı ve vahşetleri yaşatan ve kanlı gözyaşına sebep olan ırkçılık belasına dair Üstad’a kulak verelim:
Hucurat Suresinde Yüce Rabbimizin “Ey insanlar!.. Birbirinizi tanıyasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.” buyruğunu Üstad şöyle tefsir ediyor: “Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yarattım ki birbirinizi tanıyasınız, birbirinize yardım edesiniz. Birbirinize inkârla bakasınız ve düşmanlık edesiniz diye değil.”
Ancak “Milliyet fikri şu asırda çok ileri gitmiş. Avrupa zalimleri, bunu Müslümanlar içinde menfi bir surette uyandırıyorlar, tâ ki parçalayıp onları yutsunlar.”
Fransız devrimi ile birlikte gelişen milliyetçilik akımı, başını hep Yahudilerin çektiği diğer siyasi ideolojiler gibi tüm dünyayı cehenneme çevirdi ve ümmete de büyük acılar yaşattı. Bu ideolojiler, Yahudi’nin dünyada yaydığı şeytani tuzaklardı ve tüm dünyada kaos, fitne, kargaşa ve ölümler yaşandı. Kuyusunu kazan Yahudi’ye uşaklık eden ahmak Batı, bu fitneyi ümmetin içinde de uyandırdı. Yahudilerin amacı, hem insanlığı hem de ümmeti parçalamak, birbirine düşürmek, kolay bir lokma olarak yutmak ve dünyaya hâkim olmaktır.
“…Menfi milliyetin tarihte pek çok zararları görülmüş… Emevîler bir parça milliyet fikrini siyasetlerine karıştırdıkları için, hem Âlem-i İslam’ı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler. Hem Avrupa milletleri şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için... Harb-i Umumî… menfi milliyetin nev-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi.”
Geçmişte Emeviler bu anlayışla ümmeti küstürmüş ve kendilerini felakete sürüklemişti. Yenidünyada da herkes bu tuzağa düştü. Ve ahmak Batı, bu muzır fikirler eşliğinde çıkarılan dünya savaşları ile cehennemi yaşadı, yaklaşık 70 milyon insan öldü. Akıl ehli olmak, tarihten ders almayı gerektiriyor. Zira insanoğlu için bir ibret manzumesi olması gereken tarih, ibret alınmadığı takdirde tekerrür etmeye mahkûmdur.
Bu fitne tuzağına düşen ümmet de ibret almadı ve acılar yaşadı. Ama tüm bunlara rağmen bugün tefrika içinde de olsa, tuzaklara direnmeye devam eden sadece Müslümanlardır. Bir zamanlar sol ideoloji ile gençliği tüketilen, ama bugün İslami anlayışla ümmetin izzeti için Siyonistlere direnen Gazze’nin bir avuç yiğitleri gibi…
“Şimdi ise birbirine muhtaç, mazlum, fakir ve ecnebî tahakkümü altında ezilen Müslüman kabile ve unsurlar içinde, milliyet fikriyle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman telâkki etmek öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez.”
İşte bu vaziyet içerisinde batının esaretini yaşayan ümmetin kavim ve unsurlarının, düşmana karşı birbirilerine muhtaç iken milliyetçilikle birbirlerini düşman telakki etmesi tarifsiz bir felakettir, esaretin devamına davettir. Ve tam da Yahudi’nin oyununa gelmektir. Çare ise milliyetçi, sol ve başka başka ideolojilere yönelmek değil, Aksa’nın yiğit evlatları gibi İslam’a hakkıyla bir dönüştür. Tarih buna şahittir.
“... Ne vakit ehl-i İslâm dine ciddî sahip olmuşlarsa, o zaman nisbeten terakki etmişler (yücelmişler). Buna şahit, Avrupa’nın en büyük üstadı Endülüs İslam Devletidir. Hem ne vakit Cemaat-i İslâmiye dine karşı lâkayt vaziyeti almışlar; perişan vaziyete düşerek tedennî etmişler (zelil olmuşlardır).”
Devam edecek…