Sen… Çek Elini!
Müslüman Ümmet; Arap Baharı’yla ayağa kalktı. Birçok ülkede yüz binler, milyonlar meydanlara, zulüm saraylarına yürüdü. Amaç; suç, günah ve cinayet çetelerinden; zalim, hain, yerli işbirlikçilerden..” kurtulmaktı!..
Bu, asırlık sükûttan sonraki ilk sefer vaktiydi!..
Ebu Süfyan’ın kervanına el koyacaklardı! Cilve-i İlahî!.. Rabbim Bedir’le karşılaştırdı!
Bedrin aslanlarında Bedir Ashabında olan bir şeyler eksikti ama ne? Belki de o tevekkül, o tevhit bilinciydi(!)..
Milyonlarca mazlum yad ellerin yoluna düştü! Nice biçare Nil’de, Tuna’da” boğuldu! Aylan Kurdîlerin naaşı sahillere vurdu!..
Milyonların canını yakan bu ateşin dışındaki Müslüman millet, hükümetler, lider ve devletler mi? Birçoğu sınıfta kaldı! Kapısına gelen Muhacire Ensar olamadı! Olanlar vardı ancak yetmedi!.. Milyonlar Haçlı Diyarların yolunu tutu!..
“O zaman ki bezm-i candâ bölüşüldü kâle-i kâm/ Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre pâre düştü”(Galib) Evet, özellikle Suriye’me bu düştü!
Şu büyük kazançlar da oldu! “İki güzelden biri; ya Zafer, ya şehadet!”
Seferin, gazanın, zindan ve gurbetlerin ecri alındı! Cennete gitmenin imkânsız olduğu bahtsız zamanda milyonlarca kardeşimiz -bi-iznillah- gitti: “İlâ Cenneti Zumerââ!”(Zumer-73)
Arap Baharı zorlu, ağır bir imtihandı! Suriye’de ise bunun ötesi oldu!
Neler olduğunu merak edenler, Esed’in zindanlarına baksın! İzledim! Ağladım!.. Her defasında yine ağladım... Veyl bize!..
Baba Esed’i sorgularda kaybettiği 80 bin masumdan biliriz. Sen Oğul Esed!
Gazze’min feryatları, harabeleri, parçalanmış bebeklerin hatırına… Lübnan, Ensarullah’ın hatırına; “keşke Suriye’de bir uzlaşı olsa..” derdik!
Yazıklar, yuh, tuh yüzüne!.. Vah bize! O zindan manzaraları da ne?
Zindandakiler; “Irak-İran Savaşı bitti mi” diye soruyor! “Yerin dibinde bilmem kaçıncı bodrumda ışıktan, insan sesinden korkan, gözleri fışkıran; aklını yitirmiş, et/kemik yığınına dönmüş insanlar… Hala ulaşılamayan derinlerin karanlıklarındakiler; en derindekiler…”
Bu nedir bre hayvan! Kardeşlerim kusura kalmasın! Yönettiğin insanlara bu mu reva gördüğün! Bir de çocuk doktoru(!?)
Allah belanı versin! “Kurusun Ebû Leheb'in elleri! (Senin de!) …Alevli ateşe girecektir, Karısı da boynundaki iple sırtında odun taşıyacak!”
Akıbetin Saddam olmalı!
Elini çek! Sen Amerika! Siyonist terör Sermayesinin Şövalyesisin! Her şeyini Gazze’ye gömdün! Büyük Şeytan!
Sen israil! Eceline yürü! İşgalin, işkence, katliamın… Hepsi kayıtlarımızda! Af ve acımanın olmayacağı O Büyük Gün için! Vay sana!..
Siz! Müslüman halkları yöneten devlet, hükümet, ve liderler!.. “Halep bizim.. Başkanlık, bakanlık… Bize danışmalı.. Hükümet bizim..” diyen leş kargaları! Irk ve mezhep hamiliği üzerinden dadanmayın Suriye’me!
Suriye, Suriyelilerindir! 13 yıldır din, iman, namusları özgürlükleri için bedel ödeyenlerin alayı Müslümandır, mümindir, mücahittir, muvahhittir!.. O akıl, feraset, cesaret ve imanları da var evelAllah!..
Çekin o haç ve havrayla tokalaşmış elinizi! Gazze’ye basamayan ayaklarınız Suriye’yi kirletir!.. Çekilin! Çekin ellerinizi!
Eliniz kirli! Ayaklarınız kenefte, gözleriniz haram, hırsızlıkta!..
Haçlı Batı’nın insan hakları ve demokrasi oyunlarının mayın eşeği olmayın! “Demokratik, hukuk, laik, barış..” neyiniz varsa alın başınıza çalın!
Suriye çok çekti çok! Ya adam gibi Allah için el atın ya da elinizi çekin!
Suriye İslam Cumhuriyeti olsun, olacak inşallah!
Enerji, iman dolu o yürekler Gazze’nin, tevhidin de umudu olacak! Irklar, farklar, mezhepler hatta size benzemeyen gâvur bile orda buluşacak, birleşecek, insanlık abidesi olacak bi-iznillah!
Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar/ Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar/Toprağın sinesinde umut var, heyecan var/ Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.// Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı/ Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı. (N. Genç)