• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

O kadar zulüm yapılıyor ki; hangisine değinsek diye düşünmeden edemiyoruz.

“Özgürlükler, insan hakları, medeniyet, hak-hukuk olmalı ama bu haklar sadece çağdaş ve batılı insanlar için geçerlidir.” anlayışıyla hareket edilmektedir.

Sayamayacağımız kadar demokrat, çağdaş, liberal, muhafazakar yazar çizer yorumcu var. Bununla beraber Müslümanların paralarıyla kurulmuş birçok yayın kuruluşları var.

Allah aşkına size soruyorum? Gerek insan hakları havarisi kesilen demokratlar, liberaller,  gerekse İslami yazar denilenlerin şimdiye kadar İslami camiaya yönelik hukuksuzları dile getirdikleri görülmüş müdür? İstisnai birkaç durum dışında görülmemiştir.

Dernekler yakılıyor, Müslümanlar darp ediliyor, hatta şehid ediliyor, her türlü zulüm reva görülüyor ama herkes dilsiz ve sağır kalıyor yapılanlara.

Tarsus`ta (polis-pkk işbirliğiyle) Kur`an Kursu öğrencilerine yapılan saldırıda öğrenciler dövüldü. Ancak Müslümanların paralarıyla kurulmuş dev medya organları olayı görmezden geliyor.

Suçları Müslüman olmak, Kur`an dersi vermek, Kutlu Doğum etkinliği yapmak, kermes düzenlemek olan Müslümanlara; ceza ver, hastalandığında rapor vermeyip ölüme terk et, ölmediyseler en ücra yerlere sürgün et.

Yapılan baskı ve zulümler zincirine sevk zulümlerini de ekleyebiliriz..Mahkumları cezalandırmak yetmiyormuş gibi aileleri de cezalandırılmak isteniyor.

Aileleri Mardin, Diyarbakır, Batman`da bulunan mahkumları yüzlerce kilometre uzaklara sürmek hangi hukuka sığmaktadır. “Vur abalıya” misali “nasıl olsa bunlar Müslüman, sahipleri yok, sür bunları Giresun`a, Erzurum`a, Trabzon`a; ceza üstüne ceza çeksinler” anlayışı.

Aylarca ve yıllarca görüşemeyecekler. İmkanları yok, kimisinin hastası var, kimisinin gidecek parası yok. Kimin umurunda?

Bir mahkum yakını olarak on iki yıldır bu çileyi çekmekteyiz. Yakınımız bizden yüzlerce km uzakta tutulmaya çalışılmasına rağmen Allah`a her zaman hamdettik ve şikayet etmedik. Defalarca dilekçe vermemize rağmen olumlu hiçbir gelişme olmadı. Mevcut iktidar sevkler konusunda tribüne oynamaya devam ediyor. Hukukun üstünlüğünden dem vuranların, “malum tahliyeler” esnasında nasıl da üstünlerin hukukunu dillendirildikleri hala hafızalarda.

Yüzlerce aile bu durumda mağduriyet yaşamaktadırlar. Hem mahkûmlara hem ailelere zulüm üstüne zulüm yapılmaktadır. Elbette Rabbimiz olanları görmektedir. Şikayetimiz sadece O`nadır. Ama üzüldüğümüz nokta şudur ki; Müslüman kardeşlerimiz bu tür zulümlere seyirci kalmaktadır. Beklentimiz olmamakla beraber İslam kardeşliği adına en azından dua etmeleri gerekmiyor mu? Bırakın dua etmeyi birçok kardeşimiz yapılan bu zulümlerden haberleri bile yok.

Geçenlerde Doğruhaber Gazetesi abonelerinden bir kardeş sevkler ile ilgili haberi okuyunca  “Vicdan azabı çektiğini söyleyerek düşünüyorum da ben bir hafta cezaevine girsem halim ne olur? Çeklerim, senetlerim, ticaretim allak bullak olur. Oysa Müslüman kardeşlerimizin başlarına neler gelmiş, yıllarca hapis, işkence, eziyet, çok yönlü sıkıntılar çekmişler.  Bizler  ise seyretmekten başka bir şey yapmadık.” şeklinde konuşmuştu.

Görülüyor ki;  İslam için bedel ödemek herkese nasip olmuyor. Aziz İslam davası uğrunda çok bedeller ödendi. Nice genç yiğitler zindanlarda, niceleri de farklı şekillerde  bedel ödediler. Sünnetullah gereği bu hep öyle olmuştur.

Yüce Allah`ın emrine kulak verip özümüze dönmek ve birbirimize sahip çıkmak zorundayız. Bu dünyada hesabını vermesek de ahirette mutlaka hesap vereceğimizin bilinciyle hareket etmeliyiz. Selam ve dua ile…

Mehmet ARASAN - doğruhaber