• DOLAR 32.474
  • EURO 34.899
  • ALTIN 2419.736
  • ...

Allahın adıyla…

Kürt sorunu ile ilgili Ankara`da üç günlük bir çalıştay yapıldı. “Doğu - Batı Kardeşlik Buluşması” adlı Çalıştay`a yaklaşık elli ilden platform ve dernek kuruluşların temsilcileri katıldı.

Peygamber Sevdalıları Platformu adına değerli hocalarımızdan Mehmet Göktaş`ın katıldığı Çalıştay`da, Necat Özdemir, Hayri Kırbaşoğlu, Kazım Güleçyüz, Ramazan Kayan ve platform adına birçok konuşmacı söz alarak katılımda bulundular.

Biz de, Mardin sivil toplum kuruluşlarını temsilen katılma imkanı bulduk.

Ağırlıklı olarak Kürt sorunu konuşulsa da başörtüsü sorunu, Andımız ve yeni anayasa gibi konular da tartışıldı. Çözüme yönelik görüşler dile getirildi.

Evet, Kürt sorununun irdelenmesi ve çözümüne yönelik ciddi adımların atılması gerekiyor. Müslüman camiaların ise meseleye salt Kürt sorunu diye bakmamaları gerekir. Rejimin doksan yıldır uyguladığı asimilasyon,  inkâr ve ret`le beraber inanç konusunda da, Müslümanlara her türlü zulmü reva görmüşlerdir. Mesele inanç boyutuyla da ele alınmasa eksik kalır.

Konu Kürt sorunu olunca söylenecek çok şey var. Ancak şunun bilinmesini isteriz ki; Kürt meselesi ele alınırken ölçümüz ve eksenimiz İslam olmalıdır. Aksi takdirde çözüme yönelik adımların sonucunda müspetten ziyade menfi durumların ortaya çıkması kaçınılmaz olur.

Üzülerek belirtmek gerekir ki; çözüme yönelik olarak İslami perspektifle düşünenler azınlıkta kalmaktadır. Daha çok Kürt ulusalcıların olaya baktıkları bakış açısıyla olaya bakılmaktadır. Kürt sorununda Müslümanların çektikleri inanç eksenli mağduriyetler yerine, belirli bir kesimin özellikle Pkk-Bdp eksenli kesimin mağduriyetleri hep dile getirilmektedir. İslami camianın ve Müslümanların çektikleri sıkıntıları gündeme getirilmemesi manidardır.

Özellikle İslami etiketleri olan bazı STK`ların meseleye Kürt ulusalcıların bakış açılarıyla bakmaları, bizleri üzmektedir. İsim vermek istemediğim İslami etiketli bir dernek temsilcisinin söz hakkı alıp; “Kürt sorununa yönelik kim çaba gösterirse onları kucaklarız. Çaba gösterenler ateist de olsalar, Marksist olsalar dahi ellerini sıkarız, kardeşlerimiz olarak onları kabul ederiz” şeklindeki ifadeleri işin vahametini ortaya koymaktadır. Böylesi bir eğilim ve düşünce biçimi, Amerikan pragmatizmin bir türevidir. Marksizmin kanalizasyonuna girmekten ziyade, kapitalist emperyalistlerin arklarına su taşımaktır.

Tesettür, yeni anayasa ve Kürt sorununu Kur`an ve sünnet eksenli analiz eden, hem siyasal sistemin hem de PKK`nın zulmünü cesaretle dile getiren peygamber sevdalıları platformu üyeleri oldu.

Çalıştay bazen mecrası dışına çıkmış olsa da, birçok faydası olduğu kanaatindeyim. Özellikle batı ve doğu illerinden katılan birçok kardeşimizle muhabbet etme imkânı bulduk. Tanıştık, konuştuk ve bölge ile ilgili değerlendirmeler yapma imkânı bulduk.

Bölgede faaliyet yürüten camialar, STK`lar ve özellikle Mustazaf-Der -Peygamber Sevdalıları- hakkında bilgi sahibi olan kardeşlerimiz vardı. Ama azınlıktaydılar. Karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduk. Sohbetlerimiz sırasında, “Hani kardeştik birbirimizi sormamız ve sahiplenmeniz gerekirdi. Ama hep yalnız kaldık.” Sitemlerimize karşılık; batıdaki kardeşlerimizden  “Bizi hep suçluyorsunuz da, sizinde suçunuz yok mu? Kendinizi tanıtmadınız?” cevaplarını verdiler. Bunun üzerine, amacımızın kimseyi suçlamak veya eleştirmek olmadığını, kardeş olmamız hasebiyle görev ve sorumluluklarımızın olduğunu,  ”Hatırlat, çünkü hatırlatma Müslümanlara fayda verir” düsturuna binaen, bu konuları paylaşma ihtiyacını hissettiğimizi söyledik.

Özellikle şunu vurguladık, batıdaki kardeşlerimizin bölgeye ve İslamî camialara karşı önyargılarla hareket etmemeleri gerektiğini, varsa problematik bir mevzu, bunun fasıklardan değil, bizatihi kaynağından öğrenilmesi gerektiğini tavsiye ettik. Ki Müslümanlara yaraşan da budur. Çalıştay`a katılan temsilcilerin çözüme yönelik dile getirdikleri birkaç önemli hususu siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.

—Müslümanların birbirlerine sahip çıkmasının gerekliliği

—Kürt sorunun sadece İslam`da çözüleceği gerçeği

—Kürt Müslümanların ümmet tarafından sahiplenilmediğinden dolayı, uluslararası Emperyalist güçler ve yerli işbirlikçiler tarafından Komünist, Marksist, Leninistlerin kucağına itildiği ve Sosyalizm yılanına sarılmak zorunda bırakıldığı.

—Sorunu İslam`da gören zihniyetin çözüme bir katkısı olamayacağı ve mevcut sorunların müsebbibinin İslam ve Müslümanlar değil, var olan sistemin kendisi olduğu.

Sonuç itibariyle bu tür ortamlara mutlak surette katılmak ve diyalog içerisinde olmak gerekir. Bu tarz ortamları değerlendirip, aktif bir şekilde sürece dâhil olmak zorundayız ve aynı zamanda insani bir sorumluluktur.

Bütün sorunların çözüldüğü, Müslümanlar arası birlik ve beraberliğin sağlandığı, muhabbet ve sevginin yeşerdiği, kardeşlerimize yönelik bütün tabularımızın alaşağı olduğu bir zamana hasret duyduğumuzu belirterek; aydınlık yarınlarda buluşmak dileğiyle… Selam ve dua ile.

Doğruhaber

Diğer Köşe Yazarları