• DOLAR 32.575
  • EURO 35
  • ALTIN 2449.144
  • ...

Allah`ın adıyla…
Daha önceki bir yazımızda yapılan hukuksuzluklar üzerine kıymetli! Savcılara seslenerek “tüm Sivil Toplum Kuruluşlarını bir seferde kapatın bu şekilde yeni adliye binalarına ihtiyaç kalmaz” şeklinde yazmıştık.


Kıymetli! Savcılar da bizleri kırmadılar ve gereğini yaptılar. Mustazaf-Der`in kapatılması ve Gaziantep`te başörtüsünden dolayı anne Güllü Çevik`in hapse mahkûm edilmesi ile maharetlerini de gösterdiler. Bu konuda kıymetli! Savcıları ne kadar tebrik etsek azdır. Verdiği kararlarla övünebilirler. Ne de olsa atalarının izinden giderek istiklal mahkemelerini aratmadılar ve bu mahkemeleri günümüze de taşıdıklarını gösterdiler. Cumhuriyet döneminde istiklal mahkemelerinde “sanığın idamına tanıkların bilahare dinlenilmesine” şeklindeki kararları pratikte de bize gösterdiklerinden dolayı çok mutlu olsalar gerek.
Bu kararlarla cumhuriyet, irticacıların tehlikesinden korumaya alınmış ve şeriatçılara hadleri bildirilmiştir. Hele laiklik, hiç tehlikede değil artık.


Cumhuriyet kurulduğu günden beri Müslümanlara hayat hakkı tanınmamıştır ve tanınmayacaktır. Belli dönemlerde bazı rahatlamalar olmuşsa da darbeler sonucu yine Müslümanlar kıyımdan geçirilmişlerdir.


Her ne kadar 28 Şubat faillerinin bir kısmı yargı önüne çıkmış olsa bile 28 Şubat uygulamaları son hızıyla devam etmektedir. Çifte standartlar, hukuksuz uygulamalar gösteriyor ki; Müslümanlara yönelik olan baskı ve hukuksuzluklar bir süre daha devam edecek.


Bu arada, “yapılan bu kadar zulümlerden Başbakan`ın haberi olmuyor mu?” Diye sormadan edemiyoruz. Şike olayında sanıklar, deliller ve ses kayıtları ortada iken Başbakan olaya müdahale ediyor ve diyor ki; “Kulüp kapatmakla bu iş olmaz. Nasıl ki parti kapatmasına karşı isek kulüp kapatmasına da karşıyız.” Ve kulüplere değil sadece birkaç futbolcuya ve yöneticiye men cezası veriliyor. Tabi futbol terörü ve zararları ortada iken.


Peki, ülke genelinde birçok şubesi ve geniş tabanı olan, halkın maddi ve manevi sorunlarıyla ilgilenen, yardımlarda bulunan, haktan ve adaletten yana tavır takınan ve toplumun ıslahı için yüz binleri bir araya getiren İslami hassasiyetiyle bilinen Mustazaf-Der kapatılıyor; başörtüsünden dolayı öğrenci velisine 2 yıl 10 ay ceza veriliyor ve bundan hükümetin haberi olmuyor. Bu mümkün mü?


Hükümet yetkilileri ve Başbakan yapılan bu zulme ve hukuksuzluğa sessiz kalıp müdahale etmiyorlar. Ama aynı Başbakan 28 Şubat dalgaları ard arda gelince “Böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga falan, bunlar toplumun huzurunu da kaçırıyor; bizler de ciddi manada rahatsızız. Atılması gereken adımlar atılır, biter geçer ama bu dalgalar arka arkaya geldikçe bu dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalı” diyor.


Halkın değerlerine kasteden, halkın inancına hakaret eden, talan ve viran edenlere yönelik bir uygulama olunca ülke boğulur. Ama halkın içinden çıkan, halk hareketi ve toplumun faydasına yönelik hizmet yapan Sivil Toplum Kuruluşlarına gelince hiçbir şey olmamış gibi davranmak akıl tutulmamasından başka bir şey değildir.


Hâsılı kelam kaderde ne varsa ondan başkası olmaz. Allah Teala`nın yazdığının dışında hiçbir şey olmayacaktır. Kimseden de bir beklentimiz yok bu konuda. Allah her şeyi görendir bilendir. Üstadın belirttiği gibi “Kadere iman eden kederden emin olur” diyerek bu yaşanan hukuksuz uygulamaları yüce Allah`a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Selam ve dua ile…

Mehmet Arasan / doğruhaber