Selahattin Demirtaş’a: Porê delal a min sor e
Porê delala min sor e/ Porê hevala min sor e/ Paşika guliya bi mor e/ Bi şûştina xelkê çi zor e/ Paşika guliya bi mor e/ Bi şûştina xelkê çi zor e…
Yukarıdaki dörtlük/tekerleme, Selahattin Demirtaş’ın da sazıyla terennüm ettiği güzel bir kilamdandır. Kürtçe bilmeyen sevgili okurlarımız, lütfen bizden bu sözlerin tercümesini beklemeyiniz. Çünkü bir İstiklal Marşı’nı Kürtçeye çevirttiğimiz için çalıştığımız üniversite tarafından bölücülükle itham edilip sözleşmemiz uzatılmamışken ve başvurduğumuz üniversiteler de bizi kabule yanaşmıyorken, bir de “PKK terör örgütü ile iltisaklı” türünden yeni ithamlara da maruz kalmayalım.
Türkiye olarak ırkçılığın neredeyse Cumhuriyetin ilk dönemindeki gibi yoğun olduğu bir süreci yeniden yaşıyor olmamız ve özellikle üniversitelerin ırkçılığın ve vesayetin pençesinde çırpınıyor olmaları hiç de hayra alamet değildir. Fakat ümidimizi yitirmiyoruz ve inanıyoruz ki, ayet-i kerimede bildirildiği gibi "Sizin hoşlanmadığınız bir şey aslında sizin için hayırlı olabilir"
Yukarıdaki sözleri tercüme etmeyeceğiz, ama orada bir kelime var ki, ona değinmeden de geçmeyeceğiz. Delal! Demirtaş sevgili kızına bu adı vermiştir. Delal bizim Berfin’den iki yaş büyük ama Yasin Börü ile aynı yaştadır. Yani 16’sındadır.
Bu vesile ile hep birlikte şu duayı da yapalım içimizden: Allah hiçbirimize ve hiç kimseye çocuklarının acısını yaşatmasın! Ve Allah evlat acısı yaşatanların cezasını bu dünyada da versin!
Malumunuz, 6-7 Ekim Olaylarının altıncı seneidevriyesini yaşıyoruz. 6 Ekim 2014 gününü hatırlayalım: HDP Merkez Yürütme Kurulunun aldığı karar doğrultusunda eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ “Halklarımıza Acil Çağrı”’ başlıklı bildiriyi okuyorlar ve arkasından HDP’nin provokatörlerinden Zübeyde Zümrüt, "Sadece Diyarbakır`da 400`e yakın dernek üzerinden IŞİD çetelerine destek verildiğini bildiklerini” söylüyor. Gerisi malum: İki gün boyunca onlarca il ve ilçede meydana gelen saldırılarda 50 masum insan yaşamını yitirdi. Hemen belirtelim ki, devletin ilgili birimleri de iki gün boyunca olaylara seyirci kaldıkları için suç ortağıdırlar. Ama ne yazık ki, her zamanki gibi, onların yaptıkları yine yanlarına kar kaldı.
Bu olayların sorumlularından biri olan Demirtaş bugün içeridedir. Bu süre içerisinde yaptıklarının ve sebep olduğu olayların bir muhasebesini yaptı mı, bilmiyoruz. Ama geçenlerde, "Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve 'kahvaltıya geldik' derdim" dediğini öğrenince, istedik ki, kendisine birkaç soru da biz soralım:
Selahattin Bey, hani o şarkıda diyorsunuz ya, “şüştina xalkê çi zor e.” Allah korusun, bir anlığına düşünün, biri Delal’ınıza kem gözle bakıyor veya saçının bir teline dokunuyor… Ne Yaparsınız? Her ne kadar HDP’nin iffet, namus, hayâ ve benzeri değerlere bakışı malum olsa bile, sizin o kişilere dünyayı dar edeceğinizden hiç mi hiç şüphemiz yoktur! Oysa bugün itibariyle bile sizlerin de gerek politikalarınızla teşvik ettikleriniz ve gerekse şu veya bu şekilde aracı olduklarınızla birlikte sayıları on binleri bulan ve şimdi PKK’nın pençesinde olan Delal’ler ve Dilda’lar tecavüzün, saldırının ve hatta öldürülmenin her türlüsüne karşı çaresizlik içinde değiller mi? Sahi, abiniz Nurettin de hazır dağda iken, neden Delal’i de göndermiyorsunuz? Hem kızınız “Te.Ce.”nin okullarında asimile olacağına, amcasının yanında gerilla olsa, fena mı? Kaldı ki, canı da sıkılmaz, çünkü onun yaşında binlercesi var, oralarda tutulan. Bir de hatırlarsanız, öldürülen PKK’lıların cenaze törenlerinde konuşurken, “şehitlerimiz” diye övünüyordunuz ya, neden sizin de bir şehidiniz olmasın?
Gördüğünüz gibi, bugün siz hapiste bile olsanız, çocuklarınız güvenli yerdedir. Annelerinin sıcak kucağındadırlar ve görüşebiliyor, yazışabiliyorsunuz. Şimdi zamanınız da olduğuna göre, mesela sırtınızı dayadığınız PKK’nın elindeki çocuklar ve onların ebeveynlerinin hallerini de hiç düşündüğünüz oluyor mu? Neden binlerce çocuğun yeri PKK da sizin Delal’ınki anne kucağı? Veya neden Kürtlerin on binlerce çocuğu elinde keleşle dağlarda ama siz HDP’lilerin çocukları en iyi okullardadır? Sürdükleri zevk ve safa da cabası… Hani sevgiden, vicdandan, barıştan ve insanlıktan söz ediyorsunuz ya, bunu ispatlamaya var mısınız? Çok Basit. PKK’ya diyeceksiniz ki, “elinizdeki Delal’leri ve Dilda’ları bırakınız, aksi halde gasıp ve katilsiniz!”
Güya Kürtlerin sorunlarını çözecektiniz, ama Kürtlerin en büyük sorunu oldunuz. Mesela HDP olarak tıpkı başından beri biricik önceliği halkın inancıyla ve değerleriyle savaşan CHP’den bir farkınızın olduğunu gösterebilir misiniz? Ama ne yazık ki, devletin hala devam eden zulümleri bazı Kürtleri size mecbur ediyor, tıpkı denize düşenin yılana sarılması gibi. Sizin için müjde mi, kötü haber mi, bilmiyoruz, lakin bilesiniz ki, Kürtler bunları da aşacaktır.
Bütün bunları neden mi hatırlatıyoruz size? Çünkü çocukları dağlarda olan ailelerin gözleri yollarda, ama bir kulakları da hala sizdedir. Biz de diyoruz ki, şimdiye kadar dilinizden düşürmediğiniz o sevginizi, vicdanınızı, barışçılığınızı ve insanlığınızı artık eylemde de görmenin zamanı gelmiştir. Bunun ispatı da ancak ve ancak PKK’nın elindeki Delal’ler ve Dilda’lar evlerine sağ salim varıncaya kadar vereceğiniz samimi mücadele ile mümkündür. O zaman göreceksiniz ki, insanlıktan, haktan ve adaletten yana olan herkes de sizinledir! Siz de biliyorsunuz ki, onlarca yıldır binlerce anne “way delila min birin wax hevala min birin, Sedsala berjer kirin dayiko reheval birin” türünden ağıtlarla uyumakta ve gördükleri kabuslarla uyanmaktadırlar. Size önerimiz, o annelerin beddualarına değil, dualarına talip olmanızdır.
Evet, Demirtaş, şimdi Delal’leri ve Dilda’ları kurtarmak için eylem sırası sizde…