Başka İslam ülkelerini bilmiyorum ama Türkiye’de İslami kesimler olarak Mekke’nin fethini kutlarız, 31 Aralık’ta etkinlikler düzenleriz. Böylelikle Yılbaşı rezaletine birazcık da olsa alternatif bulmuş oluruz.
En azından üç yüz yıldan bu yana Müslümanlar olarak hiçbir fethimiz yok sayılır, fetih nedir unuttuk, Mekke’nin fethini, İstanbul’un fethini yâd ederek moral bulmaya çalışıyoruz. Elbette yanlış yapmıyoruz, özellikle saadet asrını okumak ve anlamak bizim için zaten bir yükümlülüktür.
Fakat unutmayalım ki Medine’nin de bir fethi vardır, belki askeri bir fetih olmadığı için “Medine’nin Müslümanlaşması” başlığı altında okur ve değerlendiririz. Akabe Biatı’yla açılan, Mus’ab b. Umeyr davetiyle hızlanan Medine’nin fethi üzerinde iyi durulmalıdır. Böyle bir fetih bize çok daha lazım olacağı düşüncesindeyim.
Allah bilir ama ufukta Müslümanlar için Mekke’nin fethine benzer bir fetih görünmüyor ama Medine’nin fethine benzer fetihler bizleri beklemektedir. Savaşsız, silahsız, kuşatmasız fetihlerin de olduğunu, Medine’nin bu konuda bizim için güzel bir örnek olduğunu unutmayalım. Medinelerin fethi mücahitlerden ziyade davetle, tebliğ ile gerçekleşmektedir.
Yaşadığımız dünyaya baktığımızda bizim için en geçerli yolun bu olduğu görülmektedir. Özellikle Müslümanların işçi, öğrenci, ticaret ve mülteci olarak Batı dünyasına yönelmeleri her şeyi çok net bir şekilde göstermektedir.
Hem unutmayalım ki Mekke’yi fetheden Medine’dir, önce Medineler oluşturulmalıdır ki dönüp Mekkeleri fethedebilelim.
Ha, bu arada bildiğimiz anlamdaki cihadı terk edelim demiyoruz, yeni fetihler olmasa da işgale uğrayan yurtlarımızı kurtarmak için, (siz buna fetih de diyebilirsiniz) kesinlikle fiili cihad için her an tetikte olmamız elbette bir yükümlülüğümüzdür.
Rabbim bizlere her iki anlamda da güzel günler görmeyi nasip eylesin. Selam ve dua ile.