Gazze'deki bebeklerin ve kadınların bombalarla parçalanan bedenlerinin görüntüleri ve halkın açlıktan feryatları karşısında, bütün bir dünya ve insanlık somut bir adım atmadan bu vahşeti seyretmeye devam ediyor.

Bu Siyonist düzen, nasıl bir sistemdir ki kimse harekete geçemiyor? Bütün dünyayı kendi hegemonyası altına almış, zihinleri dumura uğratmış.

Bu durum, bir korku mudur, umursamazlık mı, yoksa bir çaresizlik midir?

Ne Araplar ne Müslümanlar ne Hristiyanlar ne Hindular ne Yahudiler ne de diğer inanç ve ideolojilere mensup olanlar... Hiç kimse bu zulmü sona erdirmek için harekete geçmiyor, geçemiyor. Bu, maddi dünyada bizim görebildiğimizdir.

Peki, ilahi ve hikmet penceresinden bu durum nasıl görünüyor? Bunu bilemiyor ve çözemiyoruz. Kuşkusuz, hikmet penceresinden bakıldığında bunun bir izahı ve açıklaması vardır.

"Hani Rabbin meleklere, 'Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. Onlar da, 'Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi var edeceksin?' dediler. (Allah,) 'Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim' dedi." (Bakara Suresi 30)

Şüphesiz Allah Teâlâ en iyi bilendir.

Maddi gözle yaşanan vahşeti izlerken, Gazze'nin direnişi ve sabrı karşısında İslam'a koşanların sayısı hızla artmaktadır. Aksa Tufanı'ndan sonra Avrupa genelinde Müslüman olanların sayısı yüzde dört yüz arttı.

Avrupa'da her yıl ortalama yüz bin kişi İslam'a geçiyor: Beş bini Britanya'da (bunların 1200'ü yalnızca Londra'dan), dört bini Almanya'da ve altı bini Fransa'da. Geri kalanı ise Avrupa kıtasındaki diğer ülkelerde. Bu yeni Müslümanların çoğu Anglo-Sakson kökenli.

Ancak Rusya farklı. 98 farklı milletten gelen 35 milyon yerli Müslüman'a ev sahipliği yaparak en yüksek sayıya ulaşıyor.

Amerikalı Müslümanların %20'si yeni Müslüman olmuş kişilerden oluşuyor. Bunların üçte ikisi siyah, dörtte biri beyaz, geri kalanı ise Latin kökenli ve diğerleri. Müslüman olanların %77'si Hristiyanlıktan dönüyor.

Medyanın İslam'ı terörizmle ilişkilendirmeye yönelik çabalarına ve Müslümanların sürekli mağdur edilmesine rağmen, iki yıl önce Ramazan ayında Amerika'da 25.000 kişi İslam'a geçti. Ünlülerin ve entelektüellerin İslam'a olan ilgisi her geçen gün artıyor.

Gazze halkının sabrından etkilenerek Müslüman olan genç ve zengin Avrupalıların sayısı yüzde 400'lere çıkıyor.

Amerikan PEW İstatistik Merkezi, önyargılı olmasına rağmen, çeyrek yüzyıl içinde Müslümanların Alman nüfusunun beşte birini, Fransızların yaklaşık %18'ini ve İngiliz nüfusunun %17'sini oluşturacağını belirtiyor.

Fransız İstatistik Enstitüsü'ne göre önümüzdeki yüz yıl içinde Müslümanlar, Yunanistan, Fransa ve İsveç'te çoğunluk haline gelecek.

Globe and News web sitesi, bu yüzyıl boyunca Müslümanların sayısının %47 artacağını belirtse de, istatistikler Müslümanların sayısının her çeyrek yüzyılda ikiye katlandığını gösteriyor. 1800'lerde dünyadaki Müslümanların sayısı 70 milyondu. 1900'de iki katına çıkarak 270 milyona ulaştı. 2000'de bir buçuk milyara yükseldi. Dünya genelindeki detaylı istatistikler, 2024'te bu sayının 2,4 milyara ulaştığını gösteriyor.

Bütün engellemelere, düşmanlıklara, Müslümanların maddi alandaki yenilgi ve zafiyetlerine rağmen İslam'ın çekiciliği ve cazibesi devam ediyor. Düşmanların korku ve endişesi, Gazze karşısında bu kadar gaddar olmalarının asıl sebebi budur.

Muhakkak, "Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff Suresi 8. Ayet)