Çok değil, birkaç hafta önce Trump, Netanyahu'ya küfretmiş ve 'Bizi bitmeyen savaşlara soktu!' diyerek tepki göstermişti.
Trump'ın çıkışı heyecan uyandırmış, 'acaba ABD dış politikası Siyonizm'in gölgesinden kurtulacak mı?' sorusu sorulmuştu.
Trump ve ekibinin Amerika Kıtasına yönelik söylemleri bu heyecanı beslemeye devam etse de terörist Netanyahu'nun Beyaz Saray'a davet edilen ilk (sözde) başbakan olması İslam Coğrafyasıyla ilgili yeni entrikaların planlandığı kuşkusunu yeniden canlandırdı.
Nitekim terörist Netanyahu, yola çıkmadan önce basına özel olarak sızdırdığı bilgilerle Trump'tan yeni bir harita düzenlemesi için destek isteyeceğini aşikar etti.
Terörist Netanyahu, HAMAS ve Hizbullah'a karşı saldırılarıyla Orta Doğu'nun çehresini değiştirdiklerini öne sürerek, bu kararlarla haritayı yeniden çizdiklerini savunmuştu.
Netanyahu, "Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum." ifadesini kulanarak çevre ülkelerin toprak bütünlükleri konusunda ne kadar pervasız hesaplar yaptıklarını göstermiş oldu.
Donald Trump'ın seçim vaadi olarak siyonistlere göz kırparak; 'israilin sınırları çok küçük, genişletmek lazım!' tarzındaki sözlerinden cesaret alan işgalci Netanyahu, Trump'la görüşüp bu sözün altını nasıl dolduracaklarını ele aldı.
Terörist Netanyahu'nun çantasında sırayla Gazze, İran, Lübnan ve Suriye dosyaları bulunuyor.
İşgal edilmiş Yafa'dan (Tel Aviv) sızdırılan haberlere göre soykırımcı Netanyahu, sahada karşısında aciz kaldıkları HAMAS'la mecbur kalıp imzaladığı 'Ateşkes'in ikinci kısmına geçmeyecek.
Normalde HAMAS ve Terörist Yahudiler arasında ikinci aşamaya ilişkin dolaylı müzakerelerin Pazartesi günü (dün) başlaması bekleniyordu. Ancak katil Netanyahu, Doha'da yapılması gereken görüşmelere MOSSAD heyetini göndermedi.
Siyonist bir yetkili, Netanyahu'nun anlaşmanın ikinci aşamasına geçmemeye karar vermesi halinde, HAMAS'ı devirmek için Gazze'de en az bir yıl daha savaş yaşanabileceğini belirtti.
Görünen o ki Gazze'de HAMAS'ın ince bir çalışmayla ortaya koyduğu zafer görüntüleri siyonist yapıyı oldukça endişelendirmiş.
Gazze'nin uzun süreli işgali için çağrıda bulunan gaspçı Yerleşim Bakanı Orit Strook, takas anlaşmasını 'terörizm için bir ödül' olarak nitelendirirken siyonistlerin resmi TV'si olarak bilinen Kanal 12 'Biz 15 aydır kiminle savaştık, bu savaşçılar nereden çıktı? HAMAS'ın ortaya koyduğu bu manzara mağlubiyetten uzaklığını gösterdiği gibi bizim de zafer iddiamızı yalanlıyor!' tarzında açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
Bir süre önce Gazze hakkında Mısır ve Ürdünlü yetkililerle görüşerek 1,5 milyon insanı kabul etmeleri konusunda baskı uygulayan Trump ile görüşen Netanyahu, onu etkilemenin yollarını bulmuş gibi.
Görüşmeyi ve sonrasını tahlil eden uzmanlar Netanyahu'nun Trump'ın düşüncelerini etkileyebildiğini ve onu Gazze'deki savaş planlarını onaylamaya ikna ettiğini belirtiyorlar.
Suudi Hanedanlığının siyonist işgal rejimi ile yeniden 'Normalleşme' anlaşmasına dönmeye hazır hale getirilmiş olması da Şer Ekseni'nin ürünlerinden.
Yani Aksa Tufanı esnasında Gazze'nin % 75'nin yerle bir edilmesi, 60 binden fazla insanın şehid edilmesi ve 150 bine yaklaşan yaralının çevre ülke yöneticilerinin yanında pek de önemi yok.
Dahası, anlaşılan o ki; siyonist Yahudilerin genişleme hedefleri kapsamında Golan Tepelerinde yeni askeri üsler kurmaları, Lübnan'ın güneyinden tamamıyla çekilmemeleri, Gazze'yi boşaltma planları... koltuk konforlarını bozmayı göze alamayan yönetimler için bir anlam ifade etmiyor.
Nihai olarak; Şer Ekseni'nin Beyaz Saray'da almış oldukları kararlar sahada Direniş Ekseni'nin yılmaz direnciyle karşılaşacak ve biiznillah bir kez daha yerle bir olacaktır.
'Onlar ki insanlar kendilerine, 'Halk size karşı birleşip harekete geçmis; korkun onlardan,' dediklerinde, bu onların ancak imanını arttırır ve şöyle derler: 'Bize ALLAH yeter; o ne güzel Koruyucudur.' derler:' (Al-i İmran Suresi-173)