Anlamlı öfke, yüce Allah’ın insana has kıldığı önemli yetilerden biridir.

Öfke yerli yerince kullanıldığında birçok faydayı beraberinde getirir.

Öyle ki İmam Şafii (r.a): “Yerli yerinde (yani vakti geldiğinde) öfkelenmeyen eşek sabırlıdır!” diye buyurur.

Bu veciz söz gönümüze uyarlandığında birçok lider ve topluluğun maalesef öfkelenmediğini ve vicdan yoksunluğundan dolayı en önemli insani özelliklerinden birini kaybettikleri görülüyor.

Bir avuçluk Yahudi ordusu, Gazze’de tüm insanlığın gözleri önünde mazlum Filistinlileri diledikleri ölüm şekliyle öldürmekte, hastaneleri, aşevlerini, gıda stok merkezlerini, kimsesiz kalan çocukların sığındığı BM okullarını F16’larla vurmakta, insanları yüksek tonajlı bombalarla havaya uçurarak parçalarken alay konusu etmekte, açlık ve susuzluğu barbarca kullandığı bir silaha dönüştürmekte ve İslam Dünyası’na ‘Susun karışmayın!’ demektedir.

Doğrusu birçok lider ve vicdan yoksunu gözlerini kulaklarını bu vahşete kapatıp günlük hayatında herhangi bir değişikliğe gitmeyerek Siyonizme direkt hizmet etmeye devam ediyor.

Ancak Yahudi vahşeti sınır tanımaz bir şekilde Gazze’yi kasıp kavurmaya devam ederken, seri katil Netanyahu yeni ölüm emirleri verirken, terörist Ben Gvir Filistinli esirler konusunda açıkça işkence yapılması talimatı veriyorken bu defa farklı bir öfke patlamasına tanık oluyoruz.

Gazze’deki katliam 556. Gününde hız kesmeden sürerken eş zamanlı olarak birçok ülkede geniş çaplı mitingler yapılıyor.

Yemen’de her hafta Cuma günü yapılan destek protestoları her defasında Yemen Yönetimine daha çok direniş ve daha çok saldırı kararı almasında yol gösterici oluyor.

Batılı ülkelerin başkentlerindeki vicdan sahipleri 18 aydır meydanları boş bırakmıyor, hükümetlerinin baskılarına rağmen ‘İnsanlık vicdanı kazanacak’ umuduyla mitingler yürüyüşler düzenliyor.

Son yılların en büyük kalabalığını toplayan Bangladeş’teki gösterinin cesameti, Pakistan ulemasının Cihad çağrısı, Dünya Müslüman Alimler Birliğinin Cihad Fetvası ve İslam Ülkelerinin ordularına yapılan savaş çağrıları aslında biriken öfkenin yansımalarıdır.

Vicdan sahipleri ve özellikle Şuurlu Müslüman kitleler artık bir şeyler yapılması gerektiğinin vaktinin geldiğine inanıyor.

Bundan sonra da öfkelenmeyip susanlar İmam Şafi’nin bahsettiği sınıfa dahil olmuş gibiler.

Gazze diri diri gömülürken öfke yetisini kullanmayanlar insanlık ailesinin içinde nasıl dolaşacaklar?

Pazar günü İstanbul Beyazıt Meydanı’nda yapılan protesto da biriken öfke ve gerilimi yansıtıyordu.

İnsanlar artık siyasilerin politik söylemlerinden, havanda su döven tehditlerden, gizli kapaklı yürütülen ticaretten, kesilmeyen diplomatik ilişkilerden ve en çok da göz önünde bulunan boykot listesinin başındaki (Sturbucks- McDonalds- BurgerKings...) gibi işletmelerin çalışmasından dolayı öfkeliler. Bu öfkenin her yürüyüşte biraz daha arttığını görmek mümkün.

Türkiye’de gittikçe artan bu haklı öfkenin iyi kanalize edilememesi, eksik organizasyon, ses sistemlerinin yetersiz dizaynı ve en önemlisi; toplanan on binlerce insanı cuşu huruşa getirecek güçlü hatiplerin güçlü söylemlerin arz edilmemesi, biriken öfke ve heyecana yazık edilmemeli.