Dizi filmlerin bilinen taktiğidir: Bölümün sonunda birkaç hikâye akışı, belirsizliğin en kritik yerinde bırakılır ki, izleyiciler merakla filmin bağımlısı olsun.
Şu anda gerek dünyada gerek Türkiye’de tam da bir dizi filmin hafta bölümünün sonunu izler gibiyiz. Ve bu, adeta tüm dünyayı gündem bağımlısı yaptı.
Trump’ın Ukrayna macerası, Avrupa’yı giderek çok daha fazla zorluyor, ancak dönüp dolaşıp yine ABD olmadan bir şey yapamayız noktasına geliyorlar. Ukrayna’nın başındaki figür de hayli sıkışmış ve kimin isteğini nasıl ve niçin yerine getireceği konusunda med cezir yaşıyor.
Trump, Grönland sahnesini de dizinin gelecek bölümlerine hazırlıyor. Orada da Danimarka ve dostlarıyla ne yaşayacak henüz net değil.
Elon Musk’ın desteğinde açık biçimde tavır aldığı cinsi sapkınları nasıl durduracağı da heyecanla beklenenler arasında..
Daha önce sürekli bizim Afganistan’da ne işimiz var dediği halde şimdi “Çin’e karşı Afganistan bize lazım” demeye başlayınca önceki başkanların mağlup bir halde kaçtıkları coğrafyaya tekrar ne bahaneyle ve hangi cüretle döneceği de meçhul..
Ve şimdiye kadar yaşananları hiç görmemiş gibi, ikide bir “rehineleri vermezseniz” biçimindeki bombalı cümleleriyle tehdit ettiği Gazze için de, işin sonunda tükürdüğünü nasıl yalayacağı muamma.
Yine bölgedeki hızlı gelişen hadiseler de muğlak bir eşikte.
Terör rejiminin Suriye’yi işgali böyle nereye gider?
Hamas’ı Arap Birliği eliyle tasfiye planı ne kadar tutar?
Türkiye ile İran arasında esen hafif sert rüzgarlar neyin habercisidir? Bunlar da çok ilgi çekici hususlar.
İçerde ise her zaman olduğu gibi yine CHP, çok sürükleyici bir sinema serisi modunda.
Birbirlerinin açıklarını ifşa edenler mi dersiniz, cumhurbaşkanı adaylarının altta fokur fokur kaynaması mı dersiniz, İBB başkanının tuhaf halleri mi dersiniz her türlü atraksiyon var.
Peki Öcalan’ın silah bırakma çağrısı sonrası, Kandil neye gebe?
Varlığını şiddete borçlu olanların, bir çeşit kendilerini imha etmesi anlamına gelen silah bırakmaları gerçekten ne kadar mümkün?
Bunun için kapalı kapılar ardında kimlerle ne konuşuldu, kim nasıl ikna edildi?
DEM’in bu kadar keyifli olması ve MHP ile bu kadar yakınlaşması da ne oluyor?
Tam da bu sırada siyonist rejimin YPG ile karşılıklı iş birliği çabası, neyin habercisi?
Böyle uzayıp giden belirsizliklerde, komplo teorileriyle; “şu şuna şöyle söz verdi” türünden yapılacak yorumlar için de sağlam karineler gerek.
“Gelecek bölümde ne olacağına dair bir sürü fragman var” dense doğrudur, bazıları için görünen köy kılavuz istemez kabilinden kolay tahminler mümkün. Ancak çoğu için sır perdesi aralanmış değil.
Böyle zamanlarda sabah ola hayrola yahut Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler deriz demesine de imanın getirdiği sorumluluk her zaman kenardan izlemeye müsaade etmez.
O yüzden dua ile beraber, feraset ve basiretle Hak Teala’ya niyaz olmazsa olmaz.
Bu da imanı takviyeden başlayarak her alanda yoğun bir hazırlığı zorunlu kılıyor.
Elhamdülillah bu hazırlığın atlanmadığını görüyorsunuz.
Allah-ü Teala, gafletten muhafaza buyursun.