Yakılan ağıtlara
Yapılan feryatlara
Atılan çığlıklara utancımızdan kulaklarımızı kapatır hale gelmişken
Sizin süslü sözlerinizi duyacak halimiz yok.
Acı tablolara
Benzeri görülmemiş katliamlara
Canlı yayın soykırımlara
Çaresizlikten gözlerimizi yere indirmişken
Sizi görecek halimiz yok.
Gazze ile ilgili somut bir şey yapana kadar
Sizi görmek ve duymak istemeyen bir hal var vicdan ehlinde.
Mikrofon lazım değil diyorlar hep bir yürekten.
Ekmek, su ve silah lazım.
Yoksa zulmün neyini anlatacaksınız?
Onu başkalarına bırakın.
Siz yapmanız gerekeni yapın.
Hem bunca vahşet yaşanırken
Her gün onlarca kardeşimizin kanı akıtılırken
Birkaç dakikada bir onlarca masum şehit edilirken
Siz neyin edebiyatını yapacaksınız?
İki yıla yakındır katlanarak devam eden bir vahşet var.
Küçücük bir toprak parçasında büyük bir mücadele veriliyor.
Büyük bedeller ödeniyor.
Bu bedeli birkaç yürekli insan yüklenmiş.
Her şeylerini feda ettiler, ediyorlar.
Onlara ne uzanan bir el ne ulaşan bir yardım var.
Kendi mücadelelerini veriyorlar.
Kendi savaşlarını veriyorlar.
Ümmet adına savaşıyorlar.
Ümmet için savaşıyorlar.
Etrafı mübarek kılınan yer için savaşıyorlar.
Onlar bunu yaparken siz neyin edebiyatını yapıyorsunuz?
Düşmana attığınız birkaç sözden öte ne yaptınız ne yapacaksınız?
Mesela Allah muhafaza Sumud filosuna herhangi bir saldırı durumunda tavrınız ne olacak?
Var mı hazır cümleleriniz?
Gemideki bir insanın kılına zarar gelirse bu savaş suçudur diyecek misiniz?
Yoksa Mavi Marmara gibi mi yaklaşacaksınız?
Yapmayın böyle.
Vicdanınızı harekete geçirin.
Mesele mikrofon savaşlarının çok ötesinde.
İnsanlık ölüyor. Hem de en gelişmiş silahlarla.
En merhametsiz azgın bir güruh tarafından.
Bunun edebiyatı olmaz. İcraatı olur. Siz icraata talip olun.