Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.

Çocuk, insanlık ağacının en güzel meyvesi…

İnsanın canından bir parçası…

İnsan ebeveyn olunca bazı duygular daha belirgin hale geliyor: Şefkat ve merhamet gibi…

Bazen çocuğumuzun olmadığı yerde bize yapılan bir ikram canımızı sıkar. Yatılı medrese veya üniversitelerde kalan çocukların aileleri iyi bilir; uzaktaki çocuğun çok sevdiği yemek, sofrada hüzne sebep olur. Düşünülür çünkü “O da burada olsaydı da yeseydi.” diye.

Şifalı bir içecek… Güzel bir tatlı… Gezilen güzel yerler…

Peki, namaz bütün bunlardan daha mı az faydalı? Daha mı az şifalı? Özellikle de sabah namazı…

Sabah namazı, güne iyi başlamanın en iyi yolu… Zindeliğin, huzurun, içsel motivasyonun membaı. Düşünebiliyor musunuz, yeni güne Rabbinin huzurunda başlamak… Seni yaratan, yaşatan, adeta ölüm gibi bir uykudan dirilten, yeni bir hayat verenin huzurunda… “Bugün” adını verdiğimiz, kalan ömrümüzün son gününü, Allâhu Teâlâ’nın huzurunda karşılamak…

Sabah namazına kalktığımızda çocuklarımızı da kaldırıyor muyuz? Kaldırırken nasıl bir tavır içerisindeyiz? Namazı borç olarak görüp, çocuğa da öyle öğretip sabah sabah borç ödemeye mi kaldırıyoruz? Kaldı ki bakkal bile insanın kapısına sabahın alacakaranlığında dayanmaz. Günde onlarca kez Rahman ve Rahim olduğunu dile getirdiğimiz Rabbimiz mi alacağını o saatte isteyecek?

Çocuktur, namaz ona farz değildir diyor olabiliriz. Peki çocuğumuz yemeden boğazımızdan geçmeyen gıdalar, onunla görme imkanı elde edemediğimiz güzel manzaralar farz mı ki çocuğu da işin içine katmak istiyoruz? Evet, namaz çocuklara farz değildir ama namazın güzelliğini tatmak, koruyuculuğunda güne başlamak, her büyüğün olduğu kadar her çocuğun da hakkıdır.

Namazı borç olmaktan çıkarıp bir ilaç, bir deva ve ikram olarak görmemiz gerekmiyor mu? Kendisi kalkıp da çocuğunu namaza kaldırmayan insan, faydalı bir besini çocuğu uyurken mideye indiren bencil biri gibidir.

Namaz, özellikle de sabah namazı ilaçtır, devadır. Sağlık için çeşitli yöntemler bulduğumuzda çocuğumuza da uygulatmak isteriz. Takviye ürünler, hacamat yaptırmak, yürüyüş ve spor gibi. Namaz da böyledir. Başta zor gelen ama sonunda hem ruha hem akla hem de bedene şifa olan bir ilaçtır.

Namaz bir gıdadır. Nasıl ki yemek ortaya konulduğunda yemeğin tadına bile bakmayan çocuğumuza “Bari bir lokma al, vücudun o vitamini alsın.” diyorsak, namazın gıdasına da çocuklarımızı böyle teşvik etmeliyiz. Can u gönülden, “Evladım, ben kalktım, bu huzuru yaşadım. Sen de mahrum kalma hadi!” diyebilmeliyiz.

Namaz, ötelere yatırımdır; imtihanlara, sıkıntılara… Bakın Filistinli çocuklara, nasıl da ayakta duruyorlar! İmtihanlarla yıkılmamak için namaza ümmetçe sımsıkı tutunmak zorundayız. Vesselam.