Nisan 2025'in başlarında, Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği (IUMS), Müslüman ülkeleri ve Müslüman bireyleri, Gazze Şeridi'nde devam eden katliam nedeniyle israile karşı cihat etmeye çağıran bir fetva yayınlamıştı.

Çok sayıda İslam aliminin imzasını taşıyan belge, Müslüman dünyasında büyük yankı uyandırdı. Ancak fetvanın yayımlanmasından kısa bir süre sonra Mısır Baş Müftüsü Nazir Eyyad, fetvayı "sorumsuz" olarak nitelendirerek reddeden bir açıklama yaptı. Merkezi Katar'da bulunan Dünya Müslüman Alimler Birliği'nin 2004 yılında kurulduğunu ve bünyesinde farklı ülkelerden yaklaşık 95 bin İslam alimini barındırdığını şimdiden hatırlatalım. Örgüt, uluslararası alanda Müslüman ümmetinin çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bağımsız bir kuruluş olarak konumlanıyor.

4 Nisan 2025 tarihinde, IUMS İçtihat ve Fetva Komitesi, “Gazze’ye Yönelik Saldırıda Siyonist Varlık ve Müttefiklerine Karşı Cihadın Görevi” başlıklı bir belge yayınladı. Fetva, örgütün resmi internet sitesinde ve Genel Sekreteri Ali el-Karadaği'nin sosyal medya hesaplarında yayımlandı. Fetva, tüm Müslümanları ve Müslüman ülkeleri Gazze'deki “soykırımı ve kapsamlı yıkımı” durdurmak için harekete geçmeye çağırıyor. Özellikle fetvanın birinci maddesinde şu ifadelere yer veriliyor: “Hükümetler ve resmi ordular, Filistin’i dini, siyasi, hukuki ve ahlaki yönlerden destekleme görevine uygun olarak, Gazze’yi soykırımdan ve toptan yıkımdan kurtarmak için acilen müdahale etmek üzere dini hukuk gereği yükümlüdürler.” Alimler, bu müdahalenin askeri, ekonomik ve siyasi tedbirleri içermesi gerektiğini vurguluyor. Fetvada ayrıca, "İslam dünyasında gücü yeten her Müslüman için Filistin'deki işgale karşı silahlı cihadın farz olduğu" belirtiliyor. Fetvada ayrıca, "ümmeti savunmak ve saldırganları püskürtmek için İslami bir askeri ittifak kurulması" çağrısında bulunuluyor ve "israile" "karadan, denizden ve havadan" abluka uygulanması konusunda ısrar ediliyor. Fetvanın altıncı maddesinde şu vurgu yapılıyor: “Gazze, Mescid-i Aksa, Kudüs ve Filistin’i yıkıma ve yok oluşa terk etmek, Allah’a, Resulüne ve müminlere ihanettir ve Yüce Allah katında en büyük günahlardan biridir.” IUMS ayrıca israil ile ilişkilerinde sözde "normalleşmeye" giden ülkeleri kınayarak, bu tür bağların "Şeriat'a göre yasak" olduğunu söylüyor. Metinde, Müslüman devletlerin israil ile yaptıkları barış anlaşmalarını yeniden gözden geçirmeleri ve Siyonist silahlı çeteyi destekleyebilecek petrol, doğalgaz ve diğer malların sevkiyatını durdurmaları gerektiği belirtiliyor. Örgüt ayrıca ABD'deki Müslümanlara, Trump'a "saldırganlığı durdurma ve barışı sağlama yönündeki seçim vaatlerini yerine getirmesi" şeklinde baskı yapmaları çağrısında bulundu. Fetvanın bağlamı, israilin ateşkesi ve Yahudi Siyonist tutukluların Filistinli rehinelerle takasını kabul etmemesi ve Gazze'de toplu katliamın yeniden başlamasıydı. Şimdi, bakalım bu fetva kimin gözüne girdi...

Fetvanın yayınlanmasından birkaç gün sonra, 7 Nisan 2025'te, Mısır'daki askeri cuntanın Baş Müftüsü ve Mısır Darü’l İfta'sının (Fetva Meclisi) başkanı Nazir Ayyad, IUMS çağrısını eleştiren resmi bir açıklama yaptı. Darü’l İfta, Mısır'ın askeri diktatörüne hizmet eden ve resmen dini hukuki görüşler yayınlamakla görevli bir kurumdur. Elbette onun tutumu askeri cuntanın tutumudur. Ayyad, açıklamasında Müslümanlara ve İslam ülkelerine derhal askeri müdahalede bulunmaları ve karşı abluka uygulama taleplerinin “Şeriat’ın en yüce amaçlarına aykırı” olduğunu ileri sürüyor. Cuntanın müftüsü ayrıca hiçbir örgüt veya grubun “Şeriat ilkelerine aykırı, toplumların güvenliğini ve İslam ülkelerinin istikrarını tehlikeye atacak şekilde bu kadar hassas ve duyarlı konularda fetva verme” yetkisine sahip olmadığını belirtiyor. Ayyad, özellikle milletin gerçek siyasi, askeri ve ekonomik imkânlarını hesaba katmadan cihat çağrısı yapmanın sorumsuzluk olduğunu vurguluyor. Ona göre Müslümanlar zayıftır ve bu nedenle cihat etme ve cihat ilan etme hakları yoktur. Şimdi, bakalım Müslümanlar Ayyad’ın dediği kadar zayıf mıdır?..

Mısır ordusu, Arap ülkeleri arasında en güçlü ve en büyük ordu olarak kabul edilir. Türk ordusu, NATO'nun ikinci en güçlü ordusudur. Pakistan'ın nükleer silahları var. Arabistan, BAE, Kuveyt ve Katar'ın, Yahudi ve Batılı bankacıların hayal edebileceğinden çok daha fazla parası var. Müslüman ülkeler insani, coğrafi ve doğal zenginliklerinden yararlandıkları takdirde bir değil, iki Amerika'yı, üç Avrupa'yı ve toplamda 10 "israil"i yerle bir edebilecek kaynaklara sahipler. Bir zamanlar Arabistan Kralı Faysal, bunu pratikte de göstermişti. Sorun Müslümanların zaafı değil, Allah'ın dinini, İslam'ın büyüklüğünü, ümmetin şerefini değil, kendi çıkarlarını ön plana çıkaran iktidarların korkaklığı ve ihanetidir. İslam ülkeleri ve Müslümanların Siyonist çete “israil”e karşı cihad etme zorunluluğu hakkında fetva yayınlayan IUMS’nin 2017 yılında Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn tarafından “terörist” ilan edildiğini de söylemiş olalım. Gazze’ye selam, direnişe devam!