Gazze’de işgal devam ediyor. Her gün şehit sayısı artıyor ve açlıktan ölenlerin sayısı da artıyor. İşgal rejimi ise tüm kınamalara ve boykotlara rağmen Gazze’yi bombalamayı devam ediyor. İşgal rejimin mallarına yaptığımız boykotlar işe yarıyordur ama; bu boykot farklı yere yönlendirir ise daha da yararlanabilir. Demek istediğim, boykot bu rejimin hamisine de olmalıdır. Kastettiğim hamisi Amerika Birleşik Devletleri’dir. İşgal rejimi bölgedeki her saldırıyı ABD ile danışarak ve izin alarak yapmaktadır. İşgal rejimini her zaman ve her platformda askeri ve ekonomik, siyasi ve kültürel destekleyen tek ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. Diğer müttefikleri bazen İşgal rejimini kınasa da ABD ‘çocuğunu’ hep kollamaktadır. Bazen kızıp kınıyor ama; hiç kulağını çekmiyor.

İşgal rejimi bölgede kaos yaratmış, her istediği yere bombalıyor. İran’a saldırdı, ülkenin üst düzeydeki yetkililere suikastlar düzenliyor ABD ise destekliyor. BM’ler de sadece kınıyor, rutin yaptığı olağanüstü BMGK nezdinde toplantılar yapıyor. BMGK de aldığı kararlara ABD karşı çıkıyor. Tüm dünya bunu seyredip kalıyor. İslam dünyasının durumunu anlatmaya gerek yok biliyoruz ama; Ukrayna’da yaşanan vahşeti her ortamda anlatırken duygulanan ağızlar ise işgal rejimi söz konusu olunca ağızlarına kilit vuruyorlar ve Gazze’ye karşı çifte standart uyguluyorlar. Bazı Batı ülkeleri Filistin’i tanıyacağız diye açıklamalar yapılsa da pek değişecek bir durum söz konusu değil. ABD işgal rejimini desteklediği sürece Avrupa ülkeleri hiçbir yaptırım gücüne sahip değildir. Bunu Ukrayna meselesinde gayet açık görüyoruz.

Yapılması gereken şey ise Trump’a karşı bir boykot başlatılması. Demek istediğim şey ise ABD mallarına boykot, ABD konsoloslukları önünde mitingler düzenlenmesi. Ayrıca, Arap ve Batı dünyasına yapılan çağrıları bırakıp tüm kınamaları ve açıklamaları direk Trump’a yönlendirmek, devam eden Gazze’deki soykırımdan bizzat Tramp’ı sorumlu göstermek. Nobel Barış Ödülünü isteyen Trump’ı sıkıştırmak ve tüm sosyal medyayı ve yazılı basını bu yönde harekete geçirmek daha fazla etki yapacaktır. Her ortamda ve her platformda Ukrayna’daki savaşı Putin’le görüşüp ‘bitireceğim’ diyerek hava atan Trump, işgal rejimini daha kolay durdurabilir. Putin, Trump’ın zannettiği gibi kolay lokma değil, bunu zaten kendisi de gösterdi ve gösteriyor. Fakat, işgal rejiminin baş katili Netanyahu Trump’ın yeğeni sayılır, her dediğini yapar. Onu yetiştiren, destekleyen, cesaret veren ve depresyona girdiğinde avutan ve neşelendiren Trupm ve başkanlık yaptığı ABD’dir. Dolayısıyla, Trump’a karşı her yönlü boykot başlatılmalıdır.

Şu anda yaptığımız şey ölüden yardım dilemek gibi bir şeydir. Netanyahu ve yandaşları hepsi ölüdür, gözleri görmez, kulakları duymaz, kalpleri ölü ve insan öldürmelerinden zevk alan psikopatlardır. Bunlar ile yapılan hiçbir barış görüşmesinin de geçerliği yoktur ve olmamıştır. Dolayısıyla, barış görüşmeleri de işgal rejimiyle değil, onu koruyan ve seven, her zaman destekleyen ABD ile yani Beyaz Saray’daki hamilerle yapılmalıdır.

Katar, Mısır bu konuda hiçbir güce sahip değiller. Bu katliamın ve soykırımın tek sorumlusu şu an ABD ve dolayısıyla Nobel Barış Ödülü isteyen Trump’tır. Trump istese 24 saat içinde bu katliamı ve soykırımını durdurabilir. Eğer, barışın garantörü olarak bunu gerçekleştirirse o zaman ‘Nobel Barış Ödülünü’ gerçekten hakketmiş olur. Çünkü 75 sene devam eden savaşı sonuçlandırmış olacaktır. Gazze’ye selam, direnişe devam!