"Alnını karışlama" ifadesi, Türkçe’de genellikle bir tehdit ya da meydan okuma amacıyla kullanılan bir deyimdir. Peki bu tehdidi kim kime yapıyor? Özgür Özel İstanbul Valisine yapıyor! Valiyi tehdit ediyor! Yani ne yapsın vali bey, o meydana toplayıp etrafı yakıp yıkanlara, meralığı tahrip edenlere, terbiyesiz küfürler savuranlara bir şey demesin mi? Sen onları meydana çağırdın ama peki onlara sahip çıkabildin mi? Seni bile dinlemeyen vandallara polis müdahale etmeyecek mi?

Özel gibiler hep şunu der “Türkiye’yi Kuran Parti”yiz. Niye sadece senin parti üyelerin mi savaştı da bu ülkeyi kurdu. Bu ülke kurulurken senin partinin adı bile yoktu. Sonradan ülkenin başına musallat olan partin, bu ülkeyi 1923'ten 1945'e kadar, yani yaklaşık 22 yıl seçimsiz, tek parti olarak yönetti. Peki buna halkın rızası var mıydı? Tabi ki hayır. Çünkü yapılan ilk genel seçim olan 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'ye karşı yenilgiye uğradı. Bir daha da iktidar yüzü görmedi. Ama her on yılda bir Kemalist cunta halkın seçtiği kişileri devirerek, yönetimi altın tepside bu zihniyete sunuyordu. Bu devir de kapanınca şimdi ne yapacağını şaşırmış, sudan çıkmış balık gibi olmuş. Elinde kalan belediyelere de sahip çıkamamış, hizmet üretememiş, kimisinde yolsuzluk, kimisinde ahlaksızlık, kimisinde de başka suçlamalar ile bir sürü soruşturma açılmıştır.

En son İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında çeşitli suçlamalar yöneltilmiştir. Bunlar arasında terör örgütüne yardım etmek, yolsuzluk, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmek ve ihaleye fesat karıştırmak gibi iddialar bulunmaktadır. Ayrıca, İBB’de yapılan bazı ihalelerle ilgili soruşturmalara da dahil edilmiştir. İmamoğlu, bu suçlamalara cevap vereceği yerde soruları kendine muhatap almayarak bir nevi verecek cevabı bulunmadığından susmuştur. Zaten kurultaylarından tut, gezilerine, ziyaretlerine, festivallerine kadar her ne yapmışsa muhakkak altından yolsuzluk, yağma ve hukuksuz ödemler çıkmıştır. Bunların hesabını veremediklerinden olayı kaos ve sokak olaylarına evirmeye çalışmaktadırlar. Ama geçti Bor’un pazarı sür eşeği Silivri’ye!

Artık paralar çuvala sığmaz oldu. Minare kılıfa uymaz oldu. Bu yolsuzluklara kendileri bile dayanamaz oldular. Kendi aralarında çıkar çatışması yaşayanlar, mal bölüşümündeki kavgadan dolayı birbirlerini şikayet ettiler. Olay o şekilde patlak verdi. Özgür efendinin ortalıkta siyasi bir mesele varmış gibi bağırması sadece yavuz hırsız ev sahibini bastırır meselesinin bir tezahürüdür.

O zaman, Özel gibi bundan sonra herkes kendi hesabını kendi kessin. Bu ülkenin hakimini, savcısını, mahkemesini takmasın! Kolluk kuvvetlerini ve amirlerini tehdit etsin. Her birisinin tek tek alnını karışlasın. Ortalık anarşi ve terörden geçilmesin. İstedikleri bu herhalde. Çünkü söyledikleri sözler eyleme geçse sonuç buraya varır.

Yazık, siyasi bir partinin şaibeli genel başkanı bu şekilde davranırsa, sokağa çağırdıkları da, polise kezzap atar, balta ile saldırır, yakar yıkar, tarihi yapıları yıkar, ahlaksız küfürler savurur.

Bütün bu olaylar göstermiş ki asıl mesele CHP’nin kendisidir. Bu ülke, kurulduğundan beri bir karabasan gibi üstüne çöken bu yapıdan bu ülke artık kurtulmalıdır. Halkı bunların zulmünden kurtarmanın zamanı gelmedi mi?