Avrupalılar öfkeli: Uluslararası etkileri azalıyor ve Washington ile artan çatışma Brüksel'e en yakın müttefikiyle ilişkileri hakkında düşünmesi için bir sebep daha veriyor. AB'ye bundan sonra ne olacak?
Avrupa üçlüsü (Fransa, Almanya ve İngiltere) Ortadoğu meselesinde sözlerinin bir ağırlığı olup olmadığı konusunda endişeli. Brüksel'deki liderler ve yetkililer birbiri ardına açıklamalar yaparken, Washington onların görüşlerini dikkate almıyor. Örneğin İran, Avrupa'nın arabuluculuğuyla ABD ile görüşmeye hazırdı ve bu onlar için bir nevi "küçük zafer" olmuştu. Ancak, ABD onlara haber vermeden saldırdı. Avrupa'nın israil ile İran arasındaki çatışmada çok az etkisi oldu. Üstelik bu durum, ABD'nin ilgisinin azaldığı bir ortamda Kiev rejimine destek verme fikrini de gölgeliyor. Avrupalı liderler ise Ukrayna örneğinde olduğu gibi Ortadoğu'da kararlı bir birleşik cephe ortaya koyamadılar: Bazıları israille dayanışma içindeyken, diğerleri ise çekingen davranıyor.
Almanya ve Fransa liderlerinin açıklamalarını ele alalım: Alman Şansölyesi Friedrich Merz, israilin İran'a saldırarak onlar adına "kirli işlerini" yaptığını söyledi. Bu sözleri nedeniyle kamuoyu hemen kendisine karşı tavır aldı. Yirmi Alman siyasetçi ve kültür insanı, Merz'in Nazi propagandasına ilişkin Alman yasalarını ihlal ettiğini ileri sürerek savcılığa bir bildiri gönderdi. Nitekim SS Obersturmführer August Hefner de zamanında benzer şekilde konuşmuş ve Babi Yar'daki saldırıları "kirli bir iş" olarak nitelemişti. Ancak Şansölyenin kendisi kararlılığını sürdürdü. Friedrich Merz "Bizim için ve şahsen benim için, israilin başlattığı şeyi eleştirmek için hiçbir neden yok ve ABD'nin yaptığını eleştirmek için de hiçbir neden yok," diye vurguladı.
Fransız lider, kendini biraz farklı ifade etti. "Hiçbir şey israilin İran'ın enerji ve sivil altyapısına saldırılarını haklı çıkarmaz. Bu ilk şey. İkinci olarak, müzakere yolunu seçmek gerekiyor," dedi. Ona göre, Fransa'nın İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme amacını paylaştığı gerçeği göz önüne alındığında bile, ABD'nin saldırıları Paris açısından "gayrimeşru".
Yalnızlık zamanı
Fransız Avrupa Parlamentosu Üyesi Thierry Mariani, Ortadoğu'daki durumun Avrupa ile Amerika arasındaki güven düzeyini gösterdiğini söylüyor. "Bugünün sorunu, ABD ile AB arasında artık bir anlayışın olmamasıdır. En iyi örnek İran'da yaşananlardır," diye belirtti siyasetçi. Ancak bu, Donald Trump'ın başkanlığından çok önce başladı. Le Monde yakın zamanda Avrupa politikasının Ortadoğu tarihindeki "pek de hoş olmayan" sayfayı hatırlatmıştı.
2013 yılında Fransa, ABD ile eşit bir zeminde bölgede ve ötesinde yer almak istiyordu. Paris, terörle mücadele operasyonunun bir parçası olarak Mali'ye asker gönderdi ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a aktif olarak karşı koyacaktı. Şam'ın gerçekleştirdiği bir diğer kimyasal saldırının ardından dönemin Cumhurbaşkanı Hollande, sorumluların cezalandırılacağına ve Suriye askerlerine saldırı düzenleneceğine söz vermişti. En üst düzey yetkililer Elysee Sarayı'nda toplandı. Fransız ‘Rafael’ savaş uçakları havalanmaya hazırdı. Ancak Beyaz Saray'ın onayı olmadan operasyon başlatılamadı. O zamanki ABD Başkanı Obama, Hollande'a aniden telefonda Kongre ile her şeyi görüşmesi gerektiğini söyledi. "Başıma bir darbeydi. İnanamadım," demişti eski Fransız Savunma Bakanı daha sonra. Paris'te her şeyi hızlı bir şekilde ve gereksiz konuşmalar olmadan çözmek istiyorlardı. Ancak Washington, sorunun çözümü için Moskova'ya bahis oynadı ve Moskova, Suriye'nin kimyasal silahlardan gönüllü olarak arındırılması konusunda Batı'nın onayını alabildi. Müttefikler arasındaki bu ayrışma, ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu. Avrupa Birliği, Ortadoğu'daki varlığını kaybetmiş, bir zamanlar kendisinin yarattığı sorunlarla baş başa kalmıştır. Avrupa Ortadoğu’da yalnız bırakıldı ama henüz bunun farkında değil. Elbette, şu anda bölgedeki varlıklarını bir dereceye kadar sürdürüyorlar ve muhtemelen sürdürecekler. Orada hala temsilcileri var. Ancak soru şu, bunu kim geliştirecek? Avrupalılar doğru tonu tutturamıyor, Ortadoğu'da neye ihtiyaç duyduklarına karar veremiyor. israil, İran ve Türkiye bunu çok iyi anlıyor. Dolayısıyla, Ortadoğu ülkeleri Avrupa üçlüsü’nün hiçbir liderine başvurmuyor, yapabildikleri tek şey basına el sallamak ve parçalı, tutarsız açıklamalar yapmak kalıyor. İran'a yönelik saldırılar "İran'ı değil, mecazi anlamda Avrupa liderlerini bombaladı." Şimdi Ortadoğu ülkeleri ve tüm uluslararası toplum için, Avrupa'nın mevcut liderlerinin aldıkları iktidarı idare edemeyecekleri daha da açık hale geldi. Gazze’ye selam, direnişe devam!