Filistin halkı, 1948’den günümüze “Yavaş ölüm”le büyük katliamlar yaşadı. Topraklarından sürgün edilerek NEKBE’yi(Büyük felaket) yaşayan milyonlarca Filistinli, dünyanın dört bir yanında zorlu bir hayat sürüyor. Bir gün mukaddes topraklara dönecekleri günü büyük özlemle bekliyorlar.

Ancak işgal altındaki topraklarında yaşayan Filistinlilerin imtihanı çok çok zor. Son 18 aydır devam eden insanlık dışı soykırım, dünya tarihinde neredeyse yaşanmamış türden bir vahşetle devam ediyor.

Katledilen 50 binden fazla insanın 20 bine yakını çocuk, 20 bine yakını kadın.. Bu yapılan kesinlikle bir savaş değil, etnik bir temizlik!.. Ve dünya sessiz…

Bir HAMAS mensubu için 100 kişi öldüren bombalar kullanıyorlar. Gazze’de taş üstünde taş bırakmadılar.. Gazze’deki binaların yüzde 90’ı bombalarla yıkılmış durumda. Yıkılmayan bir cami, ayakta kalan bir minare kalmadı.

Şehirde bulunan 565 okuldan 495’i güvenli diye içerisine sığınan insanlarla birlikte vuruldu. Halkın yaralarının sarıldığı hastaneler bile bombalanıyor.. Her yer cesetlerle dolu.. Başı bedeninden kopmuş bebeklerin görüntüleri o kadar çoğaldı ki böyle bir insanlık dışı vahşet dahi İslam ülkelerini terörist israil ve ABD’ye dur diyecek bir öfke raddesine getiremedi maalesef..

2 Marttan bu yana hiçbir yardım malzemesinin, ilaç ve yakıtın girişine izin verilmeyen şehirde, onlarca çocuk ve kadın açlıktan can verirken, insanlar ölmemek için ağaç yaprakları yemeye başladı.

Şehirde bir veya daha fazla yakınını kaybetmeyen insana rastlamak mümkün değil. Bazı ailelerin geride bir ferdi bile kalmaksızın, tümü şehid oldu. Vahşetin boyutu o kadar büyük ki gerek çok can kaybından gerekse de parçalanmış bedenlerin kime ait olduğu seçilemediğinden toplu mezarlara gömülüyorlar…

Gazze’yi yüzbinlerce ton bombayla insansızlaştırmayı kafasına koyan terörist israil ve ABD, yaptıkları mel’anetin görülmemesi ve dünyaya yansıtılmaması için bilinçli olarak gazetecileri hedef alıyor. Geçtiğimiz günlerde çadırda dinlenen gazetecilerin üzerine bomba atan terörist rejim, üç gazeteciyi diri diri yakarak katletmişti. En son 18 Nisan Cuma günü Gazze’nin sevilen foto muhabiri Fatima Hasuna, beş kız kardeşiyle birlikte terörist israilin füzeleriyle şehid düştü. İki hafta sonra düğünü olacak olan Fatıma işgalci terörist rejimin katlettiği 214 gazetecinin sonuncusu ama şimdilik..

2,5 milyon insanın sıkıştırıldığı 45 kilometrekare alan gibi küçük bir şehirde bu kadar sürede bu kadar gazetecinin katli dünya tarihinde görülmüş değil..

İşgal rejiminin en önemli hedeflerinden bir diğeri ise Gazze’deki hastaneler, doktorlar, hemşireler… Kentte bulunan 36 hastaneden birkaçı hariç tümü içerisinde hastalar, hemşireler, doktorlar bulunduğu halde füzelerle vuruldu. 1500’e yakın doktor, hemşire ve sağlık çalışanı şehid edildi. 500’e yakın doktor ve sağlık çalışanı ise esir..

Siyonist rejim, son aşama olarak yaptığı soykırımın görülmemesi için basın mensuplarını, halkın yaralarını sarmaması için doktorları sağlık alt yapısını yok ederek Gazze’deki işgali dünya tarihinin tanık olmadığı bir şekilde noktalamak amacında..

Ancak Gazze’nin aziz halkı, tüm bu yaşadıkları mezalime rağmen direnişten vazgeçmiyor. İşte, Gazzeli izzetli mücahide bir kadının israil ve ABD’nin HAMAS’ı silahsızlandırma projesine karşı bir gazeteciye verdiği tarihi cevap; "HAMAS’ın silahını almak mı istiyorlar? O silah biziz, biz HAMAS’ız! Allah'a yemin olsun, onlara bizden ve HAMAS’tan daha yüce bir nesil yetiştireceğiz!"

Allahu Ekber…

Bu dava çok büyüktür. En iyilerimizi almış olabilir. Ancak ‘Bir ölür bin diriliriz’ biiznillah.. bu kutlu davayı omuzlayacak nice milyonlar, yetişen İslam nesli var. Emperyal Siyonizm terörizmine karşı zafere ulaşıncaya dek direniş sürecek inşallah…