Yeni Müfredat ve Öğretmenin Değişen Rolü
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle yayınlanan yeni müfredat talim ve terbiye kurulunun ardından geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından da onaylandı. Bakanlığın açıklamasına göre müfredat önümüzdeki eğitim-öğretim yılında kademeli olarak öncelikle 1. , 5. ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlayacak.
Yeni müfredatla bilgi temelli eğitim sistemi yerini okuryazarlık becerileri üzerine kurgulanmış bir sisteme bırakıyor. Konu sayısı düşürülüp konularda derinleştirmeye ve zenginleştirmeye gidilerek beceri temelli bir yapı oluşturuldu.
Konu sayısının düşürülmesinin gerekçesini yeni modelin cuma günü İstanbul’da düzenlenen tanıtım programında Bakan Yusuf Tekin tarafından; "Bizim eğitim öğretim süremiz onlardan daha kısa olmasına rağmen müfredatımız, yani kazanım sayımız OECD ülkelerinin iki katı düzeyinde. Dolayısıyla bazı bilgileri 'çocuklar öğrenmesin' diye değil seviyelerine uygun zamanda öğrenmek üzere ön lisans ya da lisans programlarına aktarmak durumunda kaldık. Böylece programlarımızı sadeleştirmiş olduk” ifadeleriyle açıklandı.
Yeni müfredat modelinde ders içerikleriyle öğrenme becerileri ilişkili hale getirilerek öğrencilerin değişen dünya koşullarına daha iyi uyum sağlamalarının önünün açılacağı beklenmektedir. Yani artık öğrenciye bilgi yüklemek yerine bilgiyi analiz etmeyi öğretmemiz gerekmektedir.
Yapay zeka araçlarının her şeyi dizayn etmeye başladığı günümüzde birçok meslek alanı yavaş yavaş tarihin tozlu raflarında yerini almaktadır. Özellikle teknolojinin ilerlemesi ve uzaktan eğitim kavramının öğrenme sürecinde iyice yer etmesiyle öğretmenin rolü de tartışılmaya başlandı. Yapay zekanın öğretmenin yerini tutup tutmayacağı da konuşulmaya başlandı.
Öğretmenlik mesleğini sadece bilgi vermek olarak düşünürsek evet bunu çok iyi yapan yapay zeka araçları mevcut. Ancak yeni müfredatla beraber öğretmenliğin bunun çok ötesinde bir role sahip olduğu, ilerleyen süreçte öğretmenliğin daha önemli hale geleceği görülmektedir.
Çünkü bu yeni modelde, öğretmen bilgiyi aktaran rolünden çok daha farklı bir şekilde disiplinler arasındaki bağı kullanabilen beceri temelli çalışmaların merkezinde yer alacak bir role geçiş yapmaktadır. Bu da öğretmenliğin eğitimdeki rolünü daha da güçlü bir hale getirmektedir.
Evet, eğitimdeki bakış açısının ve öğrenme sürecinin tamamıyla değiştiği yeni müfredatta en önemli görev yine öğretmene düşmektedir. Yapılan değişikliklerin önündeki en büyük risk bunun kağıt üzerinde kalması ve uygulama boyutunun yetersiz olmasıdır. Müfredatın temel uygulayıcısı öğretmenlerdir ve öğretmen, müfredatı yeterince anlamaz veya sahiplenmezse devrim niteliğindeki bu değişikliklerin hiçbir anlamı olmayacaktır.
Bu nedenle bakanlığın yeni müfredatı öğretmenlere aktarırken anlaşılmasını çok iyi sağlaması gerekmektedir. Bakanlık öğretmenlere yönelik eğitimlere gerekli önemi verip bu eğitimleri birçok eğitimdeki istatiksel bakış açısıyla değil nitelikli bir süreçle gerçekleştirmelidir.
Süreç içerisinde yapay zeka ve benzeri teknolojik dönüşümler öğretmenin rolünü zayıflatmak bir yana daha da güçlendirmektedir. Bakanlığın öncelikle öğretmenlerin bu rolüyle ilgili çalışmalar ve eğitimler düzenlemesi gerekmektedir.
Yani öğretmenler süreci iyice kavrayıp sahiplenirse yeni müfredat sürecini başarıyla uygulayacaklardır.