Yılbaşı kutlamaları ve Gazze
Miladi 2024 yılını geride bırakıp 2025 yılına giriyoruz. Yani ömür takvimimizden bir yılı daha geride bırakarak bir yıl daha yaşlanmış bulunuyoruz. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, dünya üzerinde tükettiğimiz ömrün ne kadar da çabuk geçtiğini görebilir, yaşayacağımız ömrün belki yaşadığımız ömürden daha hızlı bir şekilde geçeceğini anlayabiliriz. Çünkü ömürden ne kadar kaldığını bilemediğimiz için ortalama ömür yaşına gelmeden her an ahiret yurduna intikal edebileceğimizi ihtimal dairesi içinde görmek durumundayız. O halde iyisiyle kötüsüyle dünün geçtiği, içinde yaşadığımız anın can çekiştiği, yarının ise gelip gelmeyeceği meçhul olduğu için aldığımız her nefesi ganimet bilmeliyiz. Soluduğumuz her nefesin hakkı için Rabbimizi razı edecek amellerde bulunmalı, O’nu gücendirecek her türlü davranıştan uzak durmalıyız.
Rabbimizi gücendirecek, O’nun gazabını çekip rahmetinden uzaklaştıracak davranışlardan birisi de gayri Müslimlere benzemektir. Peygamber Efendimizin (sav) “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır” uyarısını dikkate aldığımızda gayri Müslimlere benzemenin ne kadar büyük bir felaket olduğunu daha iyi idrak etmiş olacağız. Allah’a ve ahiret gününe iman eden her Müslüman, Yılbaşı kutlamalarını ve Noel partilerini bu açıdan değerlendirmeli ve bu uyarıyı, sonu hüsran olacak büyük günahlardan uzak durmak için bir ölçü olarak almalıdır.
Yılbaşı kutlamaları ve Noel partileri bir Hristiyan kültürüdür. Yaklaşık bir buçuk asırdan bu yana Emperyalizmin her açıdan İslam dünyasını hegemonyası altına almasıyla başlayan kültürel benzeşmenin sonuçlarından en çok öne çıkanı, Hıristiyan kültürünün bire bir kopyalandığı yılbaşı ve Noel ritüelleridir. Yılbaşını hindi yiyerek kutlama, çocuklara Noel Baba hikâyeleri anlatma, çam ağacı süsleme, baca içlerine hediyeler bırakma, saat 24 olduğunda çılgınlar gibi tepinme, dilek dileme gibi ritüelleri yerine getirenlerin tamamı, kendilerini Hristiyanlara benzetmiş ve hadisteki uyarıya göre Müslümanlardan uzaklaşıp Hristiyanlardan olmuşlardır. Buna ilaveten yılbaşı kutlamaları için İslam’ın haram kıldığı içkiyi, kumarı, fuhşu, her türden gayri ahlaki eğlenceyi sanki o gece için meşruymuş gibi yapmakla Müslüman olmak arasında hiçbir ilişki yoktur.
Günleri, yılları, hasılı zamanı yaratan Allah’tır. Allah, yarattığı bir günün haramlarla, günahlarla, isyanlarla, insanlıktan çıkılmış bir halle kirletilmesine razı olmaz. Bir yandan gelecek olan yeni yılın en güzel temennilerle gelmesi beklenecek, savaşların bitmesi, barışın her yerde tesis edilmesi, açlığın sona ermesi, yoksulluğun son bulması vs. gibi dileklerde bulunulacak, diğer yandan Allah’a isyanın en alası, Allah’ın koyduğu sınırları çiğnemenin her çeşidi yapılacak… Bunun akıl, mantık ve inançla örtüşen hiçbir yanı yoktur.
Söz konusu kutlamalardaki haramları bir tarafa bıraksak, sadece yapılan israfa baksak bile Allah’a isyanın boyutlarını rahatlıkla görebiliriz. Üstelik ümmetin bir parçası olan Gazzeliler her gün üstlerine atılan bombalardan başka açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan, soğuktan ölürken, İslam dünyasında Allah’a isyan derecesindeki israfın eğlenceyle izah edilecek bir tarafı olamaz. 45 bine yakın insan, mel’un Yahudi zulmü altında can verirken, onlara gerekli silah ve teçhizat, siyasi ve ekonomik desteği veren Hristiyan dünyasının adetleriyle gülüp eğlenmenin, dans edip şarkı söylemenin, günah işleyip harama dalmanın Müslüman kimliğiyle bağdaşır bir yanı olamaz. Gazze ölürken kahkahalarla gülüp eğlenmek, Gazze aç ve susuzken su gibi içki tüketmek, Gazze donuyorken bir battaniye, bir bot, bir mont göndermek yerine şarkıcılara trilyonu geçecek paralar saçmak, Gazze matemdeyken sabahlara kadar meydanlarda tepinmek, temiz vicdanların kabul edebileceği bir şey değildir.
Gazze ile dertlenmek için illa da Müslüman olmak gerekmiyor, insan olmak yeterlidir.