• DOLAR 34.263
  • EURO 37.488
  • ALTIN 2899.366
  • ...

7 Ekim Aksa Tufanı, Filistin topraklarının 107 yıllık işgal tarihinin özeti ve işgali sonlandıracağı bir milat mesabesindedir. 1917’de Balfour deklarasyonuyla başlayan siyonist terör örgütünün 107 yıllık işgal, katliam, sürgün, esaret, yıkım gibi insanlık dışı vahşetlerinin tümüne bu bir yıl içerisinde şahitlik yaptı tüm dünya halkları…

1917’den 1948’e kadar İngilizlerin himayesinde dünyanın dört bir yanından getirilen Yahudiler Filistin topraklarına yerleştirildi. Haganah, Irgun ve Stern gibi siyonist terör örgütleri süreç içerisinde acımasız katliamlara imza atıyordu. İngilizlerin çekilmesiyle 1948’den 2023’e kadar olan süreçte ise kurdukları sözde devlet eliyle Deir Yassin, Davyima, KİBYA köyleri, Sabra Şatilla, Kana, Cenin kampları katliamları ve Gazze’ye yönelik vahşi katliamlarını sürdürdüler.

Bu barbar teröristlere hak ettikleri cezayı vermek ve perdeledikleri bu zulmü dünyaya duyurmak için büyük bir operasyon gerekiyordu. İşte Aksa Tufanı Operasyonu böyle başladı. 7 Ekim sabah namazı sonrası havadan paramotorlarla, karadan motosiklet ve pikaplarla ve deniz timleriyle 4 bin 500 mücahit, siyonistlerin “Gazze Tümeni”ne operasyon yaptı. Birkaç saat süren operasyonda 1300 civarında siyonist öldürüldü, 250 kişi de esir alındı.

Üst düzey bir HAMAS yetkilisine göre “Gazze’den hareketle ilerleyen mücahitlerimiz Kudüs’e 40 km. kala geri dönmek zorunda kaldılar. Amacımız öğlen namazını Kudüs’te Mescid-i Aksa’da kılmaktı. Eğer arkamızda duracak İslam ülkeleri olsaydı ve askeri destek verseydi bu insanlık düşmanı siyonist terör çetesini bertaraf edebilirdik ama olmadı.” diyerek mücahitlerin imanla ortaya koydukları cesaretini, Müslüman ülkelerin ise acziyetini dile getirmişti.

Ve ardından siyonist terör çetesi katliamlara başlamıştı. Dokunulmaz olarak görülen okullar, camiler, hastaneler, BM binaları, ambulanslar, hatta çadırlar dahi bombalanarak soykırım yapıldı. Üçte ikisi kadın, çocuk 42 bin insan en vahşi şekilde katledildi. Bir de enkaz altında kalan veya sayılamayan binlerce şehid ve 90 binden fazla yaralı var. Açlık ve susuzluktan insanların can verdiği bu bir yıl içinde 2,5 milyon insan sürekli yer değiştirdi, çünkü güvenli hiçbir yer yoktu. Tarihte görülmeyen bir vahşet sergileyen siyonist barbarlar, ne savaş hukuku ne de uluslararası insani hukuku tanıyordu.

Ve bunu yaparken küresel sistemi kontrolünde tutarak kilitleyen ABD ve batılı devletlerin siyasi, askeri, ekonomik desteğini açıktan alarak yaptı ve yapmaya da devam ediyor. ABD bir yandan da sözde arabulucu rolü üstlenerek oynadığı kanlı tiyatroyla tüm dünyayı kandırabildiğini zannediyor.

Ancak ne terörist israilin vahşetine, ne batılı ülkelerin soykırımcı siyonisti desteklemesine ve ne İslam ülkelerinin hareketsizliğine karşın insanlık sessiz kalmadı. En çok da batılı başkentlerin meydanlarını doldurdu milyonlar… On binler, Gazze’nin onurlu direniş ve davalarına olan sadakatinden etkilenerek İslam’a girdi… ABD ve Avrupa ülkelerinde üniversiteler Filistin isyanı başlattı. Bunlar çok büyük kazanımlar. Çünkü Gazze tüm dünyanın gözlerini açmıştı. Bu süreçte yaşananlar tarihe 7 Ekim’den önce ve 7 Ekim’den sonra diye geçerek bir milat olacak.

Gazze’nin Kuvayi Milliyesi olan bir avuç Kassam mücahidi, sadece siyonistlere karşı değil, ABD ve Avrupa devletlerine karşı da savaşarak büyük bir destan yazdı.

Gazze halkı soykırımdan geçirilirken sessiz kalan İslam ülkelerinin haçlı-siyonist aparatı yöneticileri ve saltanat esiri yönetimlerine gelince; Müslüman halkların bilenen öfkesiyle devrilecekleri gün yakındır. Devrimin adı her ne olursa olsun ilhamını Gazze’den almış olacak. Gazze Baharı, insanlığı uyandırdığı gibi tüm dünyaya adil bir düzenin kapılarını da aralayacak.