Irkçılığın başını çeken İblis’tir
Doğduğu nesep üzere konuştuğu dilin ırkından başka ırk tanımayan ırkçılar vardır.. Bir de, çizilmiş sınırların ötesindeki savaş mağduru Müslümanların inancından, giyimlerinden rahatsız olup ırkçılık kılıfı altında İslam düşmanlığı yapanlar vardır…
Sonuç itibariyle ırkçılığın her türlüsü kötüdür ve kabul edilemez düşünceler ve davranış biçimleridir. Nitekim Efendimizin (S.A.V) "Irkçılığa çağıran bizden değildir” beyanı, tüm insanlığa ölçü olarak yeter.
İblis’in, Hz. Adem’e secde etmeyerek “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” diyerek Allah’a isyan etmesi ve yaratılış farkını öne sürerek ırkçılık yaptığını bilirsiniz.
Günümüzün ırkçıları ise neseplerinin ve konuştukları dilin üstünlüğünü öne sürerek bilerek ya da bilmeyerek İblis’in isyankar tavrını ortaya koyuyorlar. Allah’ın ateşten yarattığı İblis nasıl ki ortaya koyduğu ırkçılıkla tüm insanlığın başına bela olduysa, topraktan yaratılan insanoğlu da bugün ırk ve dil üstünlüğünde bulunarak yeryüzünde fitne, fesat ve bozgunculukta şeytanın, Allah’a isyanından geri kalmıyor.
Ülkemizde ırkçılığı körükleyen kafatasçı zihniyetin son zamanlarda alenen ‘ülkeyi kaosa götürme, halkı kin ve galeyana getirme’ hedeflerinin olduğu açıktır. Yaptıkları fecaatlerde ciddi bir yaptırıma maruz kalmamaları kafatasçı zihniyeti her geçen daha bir cüretkar kılıyor. Bu durumun önüne geçilmezse önlenemez kaos ve fitne kapılarının kapanmayacak şekilde açılarak dinmez acılar vereceğini belirtmekte fayda var.
Yaptıkları ırkçılığı her ne kadar “Araplar” olarak öne çıkarsalar bile aslında meselenin sadece Arap halkları olmadığı, asıl düşmanlıklarının İslam’a olduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor. Arapçadan nefret etmeleri Kur’an harfleri olmasından kaynaklı; Müslüman bayanlara saldırganlıkları tesettür giyimli olmalarından kaynaklı; Müslüman şahsiyetlerin İslami ölçülere göre bir yaşam veya düşünce ortaya koymalarına karşı duruşları, sadece ırksal bir yaklaşımla değil İslam’a olan düşmanlıklarından kaynaklıdır.
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de bir otobüste bebek ve çocuklarıyla birlikte yolculuk yapan Arap kökenli üç bayanı döverek aşağı indiren aşağılık insanların ortaya koyduğu insanlık dışı hareketlerden insanlığımız adına utanç duyduk.
Ülkemizde sırf Müslüman oldukları için saldırılara hatta ölümlerine sebep olunan Suriyeli, Mısırlı, Yemenli insanlara yönelik ortaya konulan İslam düşmanlığı ve ırkçılığın, İblis’in kendini Hz. Âdem’den üstün gören ırkçılığından ne farkı var?
Bu kirli zihniyet sadece ırkçı bir mantıkla hareket etmiş olsaydı Rus Ukrayna savaşıyla Türkiye’ye gelen on binlerce Slav kökenli sarışın ırktan gelen insanlara da düşmanlık gösterirlerdi ama göstermiyorlar. Siz hiç Ukraynalı bir kadın ya da erkek veya ailenin bu ırkçı faşistlerin değil saldırısına sözlü tacizine bile uğradığına şahid oldunuz mu? Olamazsınız.. Çünkü bunlar ikiyüzlü, çünkü bu zihniyet ırkçılıktan öte asıl İslam düşmanı. Yani İblis’in yolunu sürdürüyorlar.
Onlar, Suriye’deki Baas rejiminden, Mısır’daki diktatör zulmünden, Yemen’deki iç savaştan kaçarak ülkemize sığınan muhacirler…
İmtihan dünyasındayız; bu insanların karşılaştıkları iç savaş ve benzeri kaosların, Allah muhafaza yarın ülkemizde cereyan etmeyeceğini kim garanti edebilir? Allah yazdıysa bozsun; ama Türkiye’ye yönelik bir tehdit durumunda olması muhtemel bir göç sonucu sığınılan ülke insanlarının da ırkçılık yaptığını bir düşünün.. O zaman bu ülke insanını kim barındırır!
Müslüman toplumlar, muhaceratı da Ensar olmayı da Resul-i Zişan efendimizin hicretiyle, ilahi vahyin öğretileriyle öğrenmiş ve her zaman dayanışma içinde kalarak kazanımlar elde etmişlerdir. Allah’ın arzı geniştir ve rızkı veren Allah’tır.
Ayrıca krizlerden fırsat doğurmasını da bilmeliyiz. Bugün ülke sanayisi ve tekstilini ayakta tutan önemli eleman ihtiyacının Suriyeli ve benzeri Arap ülkeleri vatandaşlarından oluştuğunu ve üstelik maalesef düşük ücretle çalıştırıldığını biliyor musunuz? Ayrıca Avrupa ülkelerine çalışmaya giden Türkler de gittikleri ülkelerde mülteci konumunda değiller mi? Onların maruz kaldıkları sözlü ya da fiili saldırganlıkları tüm ülke insanı olarak bire bir kendimize yapılmış saymıyor muyuz? O zaman aklınızı başınıza alın ve ırkçılık belasından kurtulun.
Allah, (c.c.) Hucurat suresi 13. Ayette, “Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır” diye buyuruyor. Bu isyankâr hal üzere can verirseniz Allah’a nasıl hesap vereceksiniz!