Hz. Ali’nin yakin ilmine dair sözleri
Ey dost! Bilmiş ol ki her ilim, bütünüyle ihata edilemeyen engin bir deniz gibidir. Herkes kabiliyeti ve nasibi nispetinde dalabilir bu denize. Hem deniz yolculuğuna çıkanlar, denizin fırtına ve girdaplarını bilirler. Yolculuk boyunca tehlikelere karşı korunmak için de birtakım vasıtalara ihtiyaç vardır. Hayat gemimizin, fırtına ve dalgalar karşısında alabora olmaması için en büyük vasıtamız, elbette ki işlediğimiz salih ameller ve yapacağımız doğru işlerdir. Hem ümmet gemisinin mürettebat ve yolcularıyla birlikte sahili selamete çıkmasının çaresi yâkin ilmini taşıyan bir kaptanın gemiye vaziyet etmesiyle mümkündür.
Hz. Ali, Hz. Peygamber (s.a.v)'den sonra insanlık için mükemmel bir rol modeldir. Kendisi vahyin inişine şahitlik etmiş olup yakin ilmine sahip ilk Müslümanlardandır. Ali(r.a),alimlerin vasfını sayarken müthiş bir tespitte bulunmaktadır: 'Kalpler tıpkı kaplara benzer. Onların en hayırlısı iyiliğe kap olanıdır. İnsanlar üç sınıftır: 1) Rabbani alimler sınıfı, 2) Kurtuluş yolundaki öğrenciler sınıfı, 3) Her konuşana tabi olan, her rüzgarın önünde savrulan, ilmin herhangi bir temeline sırtını dayamayan, kıymetsiz insanlar sınıfı' şeklinde bir tasnifte bulunması, kayda değer buldum.
Kurtuluş gemisinin kaptan köşküne yakin ilmine sahip rabbani alimleri geçirmeden doğabilecek tehlike ve musibetlerden insanlığın hali kalması mümkün değildir. Halkların istikamet üzere bulunmasına yardım eden, İmam Ali'nin aşağıda tarifini yaptığı alimlerdir. Kaldı ki mukallit ve başkasından bilgi aşıran, hasılı özgün ve üretken görüşlere sahip olmayan, yaşadığı asrın gerçeklerinden bihaber yaşayan, bakış açısı dar, salt kendi mezhebinin ve kliğinin penceresinden dünyaya, eşyaya ve hakikate nazar eden bir alim, ümmetin gemisine vaziyet ederse elbette ki bu ümmet için bir felaket olur. Hülasa böylesi alimler hiçbir zaman rabbani sayılmazlar.
Hz. İsa (a.s) şöyle buyurur: "Kötü alimlerin durumu, bir arkın içine düşüp suyun akmasına mâni olan taşın durumuna benzer. Taş suyu ne kendi içer ve ne de tarla ve bostanlara ulaşarak onların istifade etmelerine müsaade eder. Yine kötü alimlerin durumu, kabirlere benzer. Her ne kadar dışı mamur olsa da içi ölü kemikleriyle doludur" diyor.
Hasan Basri(r.a) ne güzel buyurmuşlardır: Alimin cezası, kalbinin ölmüş olmasıdır. Ahiret ameliyle dünyayı istemek kalbi öldürür.
İlmin kapısı İmam Ali(r.a): "İlim, maldan çok çok hayırlıdır. Çünkü ilim seni, sen de malını korursun. İlim öyle bir şeydir ki verdikçe çoğalır; mal ise vermekle azalır. İlim dindir, çünkü kişi dinini ilim vasıtasıyla bilir, ibadetleri ve yapacağı bütün işleri onun sayesinde öğrenir. Öldükten sonra kişi, ancak ilmiyle iyi bir şekilde yad edilir. İlim hâkim, mal ise mahkûmdur. Mal kaybolunca menfaat de kaybolur. Mal toplama gayretine düşenler diri oldukları halde birer ölü sayılırlar. Alimler ise kıyamete kadar bâki kalırlar, hiçbir zaman ölmezler" diyor.
Hz Ali, derin bir nefes alarak konuşmasına şöyle devam etti: (Göğsünü göstererek) İşte burada büyük bir ilim vardır. Keşke o ilmi omuzlarına alabilecek birisine rastlasaydım. Hep emin olmadığım tiplerle karşılaşıyorum, onlar da ilmi dünyevi arzularına vesile ittihaz edip alet yapıyorlar. Allah'ın dostlarına, Allah (c.c)'ın verdiği nimetle dil uzatıyorlar; Allah'a delalet eden ilmi, halkın aleyhinde kullanıyorlar. Veya ehl-i hakka itaat eden birini görüyorum; onların da basireti olmadığı için şüpheli bir şeyle karşılaştığı zaman derhal şüpheye düşüyor. Demek ki göğsümde bulunan ilmi ne buna ne de ötekine vermek imkânı yoktur. Bazen de bu ilme ya dünya lezzetlerine dalmış, şehvetlerinin arkasında giden birileri talip çıkıyor veya mal toplamaya dalan veyahut nefsi isteklerinin peşinde koşanlar talip oluyor."
Hz. Ali: "İşte ilmin hakiki taliplileri öldüğü zaman ilim de böyle ölüyor. Fakat Allah (c.c)'ın keremiyle yeryüzü, Allah'ın dinini savunan insanlardan hiçbir zaman mahrum kalmaz. ...Bunlar sayıca çok az, kıymetçe büyüktürler. Şahısları gizli, fakat hatıraları kalplerde saklıdır. Allah Teâlâ dünyada onlarla delil ve hüccetlerini muhafaza eder. Ta kî sonraki nesillere bu hüccetleri teslim etsinler ve kendilerine benzeyenlerin kalplerine de o fikirleri eksinler. "
Hz. Ali (r.a) ağlayarak sözlerine şunları ilave etti: "Ey bunları görmek isteyen gönlüm! Neredesin? İstersen gel, sen de hazırlan! " Evet, O'nun zikrettiği rabbani alimlerin vasıfları işte bunlardır. Bu vasıflar da ancak cihad ve güzel amelle kazanılır ves'selam...