25 Ocak 1949 yılında ilk seçim yapıldıktan sonra sözde israil Parlamentosu Knesset oluşturularak, israilin Cumhurbaşkanlığına Haim Waizmann, Başbakanlığa da Osmanlı Devleti’nin vatandaşı olan David Ben Gurion seçilir. israilin ilk kurucularından Ben Gurion; “Açık olalım, Arap-israil Savaşını kazanmamız ve israilin devletleşmesi bizim mucizeler yaratmamızdan değil, Arap ordularının kokuşmuşluğundan kaynaklandı” demişti. Doğrusu acizliğimiz ve yekvücut olmayı becerememiş olmamız düşmana cesaret vermektedir. Arap orduları desen, israille savaşmak için değil, kendi halklarının başını ezmek için vardırlar.
israilde ilk hükümet 10 Mart 1949’da kurulur. Günlük hayatla ilgili temel yasalar, zorunlu askerlik yasası, zorunlu eğitim yasası ve her Yahudi’nin israile yerleşme hakkını sağlayan dönüş yasası çıkarılmıştır. Bu yasalardan en kayda değer olanı askerlik ve dönüş yasası olsa gerek... israilde herkes 19 yaşından sonra askere alınır. Erkekler 3 yıllık mecburi askerlikten sonra, 51 yaşına dek her yıl 30 gün yedek askerlik yapar. Hakeza kadınlar da 19 yaşından sonra 2 yıl mecburi askerlik yapar. Çifte vatandaşlığı olan Yahudiler de bu hükme tabidirler.
Filistin’de kardeşlerimizin kanına eli bulanmış çifte vatandaşlığı bulunan Siyonist katillerin yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılması için HÜDA PAR’ın bu meseleyle ilgili yasa teklifinin tez zamanda TBMM’nin gündemine alınıp yasallaşması gerekmektedir.
israil yasalarında ırksal ve dinsel ölçütlere uymayanların kişisel özgürlükleri, en temel insani ve hukuki hakları dahi yok sayılmaktadır. israil katil, işkenceci ve soykırımcı bir devlettir. Filistin ve Gazze’de katledilen annelerin ve çocuklarının hakları söz konusu olunca, demokrasi, hukuk ve insan hakları kuruluşları ya kepenk indirir ya da tatile çıkarlar. Demokrasi, Filistinli mazlumları pas geçip siyon dağına firar eder. Siyonistlerin havanında dövülen demokrasi, tokmakrasinin darbeleri altında Tiranlığa rücu eder. Hukukun üstünlüğü esastır, ilkesi işlevselliğini yitirip üstünlerin hukuku olarak tebdil eyledikten sonra guguk olarak inkılab eder.
israil, dünyada işkenceyi resmi hale getiren tek devlettir. 1967 yılından bugüne 300.000 ila 400.000 arası Filistinli genç, israil zindanları ve gözaltı merkezlerinde sistematik işkenceden geçirildi. Bu bağlamda bir rapor yayınlayan Uluslararası Af Örgütü’nün vardığı sonuca göre dünya üzerindeki hiçbir ülkede resmi ve sürekli işkence israilde olduğu kadar kurumsallaşıp belgelerle sabit hale gelmemiştir. 2002 yılı Şubat ayında israil Parlamentosu, İstihbarat Örgütü ŞİNBET’e Filistinlilere resmen işkence yapma imkanı tanıyan bir kanunu kabul etti.
Bu ateşkes vesilesiyle bütün dünya, şerir israilin Filistin halkına reva gördüğü işkence, katliam ve soykırım suçu işlediğine şahit oldu. Hayırlısıyla bir sular duruluversin, savaş ateşi sönsün, o zaman seyredin küplerin gümbürtüsünü… Dünya tarihinde eşi benzeri görülmedik yürek burkan binlerce hadisenin yaşandığına tanıklık edecektir. Vicdanı tefessüh etmemiş yeryüzünün bütün halklarına düşen görev, Gazze’nin enkazı üzerinde ağıt yakmak değil, tam aksine meydanları doldurup tek ses ve tek yürek olup hükümet ve devletlerinin israille olan siyasi, askeri ve ekonomik tüm münasebetlerini koparması için baskılamalıdırlar.
Siyonist rejim mevcut ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmemesi için bahaneler üretip Gazze’nin kimi noktalarını bombalamaya devam ediyor. HAMAS’ın şanlı zaferi, Siyonizm’in Arz-ı Mev’ud rüyasının kol ve kanatlarını kıracaktır bi iznillah!