Vicdan sahibi insanlar, tüm dünyada siyonistleri istemediği gibi, biz de ülkemizde siyonistleri istemiyoruz. Çifte vatandaş statüsüne sahip olan siyonistler, aynı zamanda millî güvenliğimiz için açık bir tehdittir.

Ülkemizde yaşayan bütün siyonistler, aynı zamanda millî güvenliğimiz için bir tehdittir.

Tüm siyonistlerin hemen takibe alınması ve bunlara karşı gereken tedbirlerin alınması gerekir. Terör örgütü israil ile bir savaş kapıdadır. Amerika ve israil, kendileri için bir sınırın herhangi bir öneminin olmadığını ve tehdit olarak gördükleri herkesi ve her yeri vuracaklarını söylemektedir. Yani tüm insanlığın düşmanı olan bu haydutlar için hiçbir sınır yok. Yarın Bağdat, Kahire, İslamabad, Ankara vurulursa kimse şaşırmasın. Zira Gazze katliamı ile beraber gereken karşılık ve tepki görmeyen terör örgütü, hiç bir sınır tanımıyor. Aynı anda yedi İslam ülkesini beraberce bombalayabiliyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı ise hiç bir şey yapmadan toplanıp dağılıyor. Ve maalesef her kınamadan sonra saldırılar daha da şiddetleniyor. Birbirlerine karşı füzelerini pervasızca ateşleyen basiretsiz yöneticiler, israil söz konusu olunca dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Onca silah ve ordu, israile karşı seferber edilmiyor. En son İslam ülkelerinin toplanıp israili sert bir şekilde kınamasından sonra, terör çetesi Gazze'yi işgale başladı. Yani bu onursuz toplantı, terör çetesini daha da cüretkâr hale getirdi.

Terör çetesi israil ile yüzleşme kaçınılmazdır. O halde en hızlı şekilde harp hazırlıkları yapılmalıdır. Bu bir milli güvenlik meselesidir.

Gazze'deki çocuklarımızın kanını döken ve ülkemize dönen katiller de derhal cezalandırılmalıdır. Bu katillerin Türkiye- israil savaşında israili destekleyecekleri açıktır. Hatta bizatihi kendileri bunu açıkça deklare etmektedir. Hatta o kadar küstahlaştılar ki, sosyal medya hesaplarından bu durumu açıkça yazmakta ve cumhurbaşkanını bile tehdit etmeye yeltenmektedirler.

Artık bu katillere karşı harekete geçmek için ne bekliyoruz? Devlet gereken tedbirleri almak yerine vatandaşın kendi yöntemlerini uygulamasını ve kaos çıkmasını mı bekliyor? Bu katillerin sokaklarda yürümesi, bir de üstüne halkımıza meydan okuması, halkımızı tahrik ediyor. Hukuk marifeti ile devletimiz gereken tedbirleri alıp milletimizin hizmetinde olduğunu göstermelidir.

Bölgemizde yaşanan savaş tecrübelerinden ders çıkarmak gerekir.

Lübnan, Suriye, Filistin ve İran tecrübeleri iyi değerlendirilmelidir. Bu çerçevede ajan ve ihanet potansiyeline sahip siyonistler ve onların yerli işbirlikçilerine karşı gereken tedbirler alınmalıdır.

Tabiri caiz ise; "Türkiye bağırsaklarını temizlemelidir."

Özellikle askeri ve istihbari yapılar ile emniyet teşkilatı bu yönü ile tamamen kontrolden geçirilmelidir. Siyonistlere hizmet ve köle olma potansiyeli olanlar da sıkı bir kontrole tâbi tutulmalı ve gereken tedbirler alınmalıdır. Yoksa İran ve Lübnan'da yaşanan faciaların çok daha fazlası yaşanabilir. Dönüşü olmayan bir noktaya gidebiliriz.

Bu mesele, şu an Türkiye'nin en önemli meselesidir.

Devleti ve milleti ile bu konuya odaklanmalıyız.

Hem mazlumların kanının hesabını sorma hem de ülkenin bekası için, çifte vatandaş statüsüne sahip siyonist katillerin yakası yırtılmalıdır. Adalet mekanizması ve terazisi, kanı akıtılan çocukların kanının hesabını sormalıdır.