Bilinmeyen değil herkesin yıllardan beridir bildiği tanıdığı habis bir cisim adım adım yıka yıka yaklaşıyor. İslam coğrafyasının kalbindeki kötü huylu ur, büyüdükçe büyüyor ve saldırganlığını arttırıyor.

Bu ur, şimdi Suriye içerisinde adım adım kapsamını, çevresini, işgalini genişleterek ilerliyor. Bir yandan yıllardan beridir elinde bulundurduğu Golan Tepelerinde yeni yeni üsler kurarak işgalini ve ikametini genişletiyor bir yandan da sinsi sinsi Suriye’nin içerisinde ilerliyor.

İstediği yeri vurarak neredeyse Şam’a ulaştı. Siyonist rejim, Esed’in devrilmesinden sonra Suriye’de kalan askeri yapıyı bombalayarak yok etti ve Şam’a 20 km kadar yaklaştı.

Şam’a 20 km yaklaşmak demek yavaş yavaş Türkiye ve Irak ile de komşu olmak anlamını taşıyor. Siyonist Rejimin şu anki komşularının durumuna bakın. Lübnan her gün Cehennemi yaşıyor. Mısır, Sisi Firavunu üzerinden teslim bayrağını çekerek zilletin dibine vurmuş durumda. Ürdün dersen adı var kendi yok. Teslimin ve zilletin destanını yazıyorlar adeta esfelin ta en dibinde.

Siyonist devletin Ortadoğu’da var olmaya başladığı günden bu yana Ortadoğu’nun adeta bir Gayya kuyusuna dönüştüğü gerçeği ortadayken hedefte olan ülkelerin halen havanda su dövmeleri aymazlığın ve de eblehliğin zirvesidir.

Yıllarca siyonistler bireysel olarak da kapı komşularının mallarını, evlerini, bağlarını, bahçelerini, zeytinliklerini zorla ellerinden alıp kendi mülklerini genişlettiler. Her gün yerleşimciler için yapılan yeni siteler ve şehirlerle oraların asıl sahiplerini yerlerinden, yurtlarından ettiler.

Aynı şeyi Siyonist rejim de yaparak habisliğini her sene adım adım arttırarak sınırlarını genişletip Ortadoğu’daki yerini sağlamlaştırdı.

Bu yolda ilerlerken her adımda hem komşularını hem de genel manada İslam Ümmetini sürekli imtihana tabi tutarak onların nabızlarını yokladı. Tepki almadığı her adımdan sonra da bir yenisini atarak genişledikçe genişledi.

Şimdi de aynı durum. İki senedir Gazze’de katliam yapıyor. O katliam yaptıkça, sınırlarını genişlettikçe Kınama korosuna dönen İslam devletleri, sözde İslami ve Arap uluslararası kuruluşlar detone şekilde sadece kınamaya devam ediyorlar.

Açıkçası bu durum, bu Kınama Korosu’nun sefilliği ve acizliği Siyonist rejimin en büyük gücü, en önemli ordusudur.

Bu Kınama Korusu’nun tabansızları Gazze’yi savunmanın, korumanın aslında Şam’ı, Kahire’yi, Bağdat’ı, Ankara’yı, Tahran’ı, İslamabad’ı savunmak, korumak olduğunu bir türlü anlamadılar. Böyle bir anlayışsızlık ve tabansızlık Siyonist rejim açısından binlerce F-35’ten, Savaş gemisinden, milyonlarca SİHA’dan daha faydalı bir tutumdur ki; son doksan yıl da bunun şahididir.

Kınama Korosu’nun bu tabansızlığı böyle devam ettikçe Suriye’den sonra sıra Türkiye ve Irak’a gelecektir. Bu gerçek bir algoritma olarak kendini hissettiriyor. Ama buna rağmen hiçbir devletin fiili olarak harekete geçmemesi aslında şimdiden çekilmiş beyaz bayrak hükmündedir.

Siyonist rejim yaptığı bakanlar kurulunda Gazze’nin işgal ve ilhakını onayladı. Sonrası Şam, Ankara ve Bağdat…