Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.

Bir zamanlar, uzak diyarlardan birinde gözyaşları sel, kanlar okyanus olmuş akarken, gökyüzü utancından yere düşmemek, Güneş kararmamak için kendini zor tutarken bazı liderler vardı ki, sessizlikleriyle yeri göğü inleten…

Sessizlik deyip geçmeyin. Söz gümüşse sükût altındır, demiş büyüklerimiz. İşte bu liderler sanırım bu sözü kendilerine referans alarak Gazze için susmayı tercih ediyorlar.

Ama hep de susmuyorlar canım!.. Haklarını yemeyelim. Dünyanın en zor işini yapıyorlar Gazze için: tweet atıyorlar. Endişelerini dile getiriyorlar. Bir tweet kolay atılmıyor. Her bir harfi bir strateji, her bir noktası bir mesaj… Hem parmaklar da yoruluyor sonuçta, klavyenin ömründen de ömür gidiyor. Yahu daha ne istiyorsunuz şu liderlerden?

Bazıları böyle paylaşım yaparken diğer bazıları daha derin bir duruş sergiledi: Sustu. Susmak huyların efendisiydi, evet. Sükût ve incelik, edep ve zarafet insanı her gittiği yerde sultan yapardı. E, bu sultanlıktan da mahrum mu kalsalardı?!

Toplantılar da yapıldı elbette. Kameraların karşısında çok sert bakışlar atıldı, ağızlar "biz bu zulmü kabul etmiyoruz" cümlesine doğru cesurca şekil aldı. “Eyyy!” ünlemi ile başlayan hitaplar… Aman Allah’ım zalimin ödü patladı, ne yapacağını bilemez hale geldi.

Mesele önemliydi. Gazze’de yaşlı-genç, kadın-erkek, çocuk-bebek ve hatta hayvan, hepsi hunharca katlediliyordu. Birileri buna dur demeliydi. Ne de olsa Filistin, kırmızıçizgileriydi. Bu kanayan yara için "acilen toplanalım" denildi. Tabii üç hafta sonrasına gün verdiler. Ne de olsa yoğunlar, Filistin ajandasının arasında gala davetleri, ekonomi forumları, yeni kuruluşların açılışları da var.

Gazze'de çocuklar ölürken, onlar diplomasinin incelikleriyle meşguldü. Çünkü gerçek liderlik, zalime değil, makama dik durmayı gerektirirdi. Birinin elini sıkarken fotoğrafa güzel çıkmak, mazlumlara umut vermekten daha önemlidir bazen.

Kameralar önünde öfke dolu sözler savuranlar, kameralar arkasında "denge politikası"nı titizlikle yürütüyorlardı. Ne de olsa mazlumun yanında görünmek kolaydı ama gerçek kazanç, güçlü olanı kızdırmamaktan geçerdi.

Ve her şeyin sonunda, Gazze’ye umutla seslendiler. “Yalnız değilsiniz” dediler. Oysa Gazzeliler yalnızdı. Çünkü onların yanlarında sadece söz vardı, eylem yoktu. Vicdan yoktu. Cesaret hiç yoktu.

Ve biz… Her şeye rağmen, bir gün gerçekten biri gelecek diye bekledik. Sözde değil, özde bir ses… Gökyüzünün değil, yüreğin kararacağı bir sessizlikte.

Allah’ım cesur ve vicdanlı kullarına iktidar nasip eyle. Korkakları da bulundukları makamlardan alaşağı eyle. ÂMİN…