Yine bir şubat ayındayız ve Gazze'nin aziz şehidlerinin de katılımıyla şehidler kervanı durmaksızın yoluna devam etmektedir. Şubat ve şehadet, birbiri ile özdeşleşmiş iki kavram. Şubat; soğuğu, zulmü, cinayet ve katliamları ile hafızalarda yer eden bir ay. Şehadet ise tüm bunlara meydan okumanın şifresi, zulüm saraylarını yerle bir eden bir volkan, zalimlerin korkusu, imanlı yüreklerin ise en büyük aşkı. Ve Peygamberlerin bile müştak olduğu en büyük arzu ve istek. Bu vesileyle, şehadet ile kardeş olan şubat ayını, bazı şehid lider ve alimlerin anlayış ve mücadelelerinden örnekler sunmak suretiyle idrak edelim.

Sonu şehadetle taçlanacak olan sefere çıkarken yapılan uyarılara karşı, 'Ben İmam Hüseyin'den ve ailem de onun ailesinden daha değerli değildir' diyen Şeyh Said'in 1925 yılında şehadet yoluna çıktığı aydır Şubat… Ve şehadete yürürken de, 'Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Şüphesiz mücadelem Allah ve din içindir' diye haykırmıştı aziz şehid. Şubat ayında başlayan sefer, Haziran ayında şehadetle noktalandı.

Batıdan ithal edilen içkinin sözde medeniyetin(!) bir sembolü haline getirildiği ve çıplaklığın yaygınlaştırıldığı İslam topraklarında, Din-i İslam'da Men'i Müskirat, Tesettürü Şer'i ile Frenk Mukallitliği ve Şapka risaleleriyle ümmeti bilinçlendirme gayesiyle yola çıkan İskilipli Atıf Hoca'nın, bu gayretlerinden dolayı 1926 yılında şehadete ulaştığı aydır Şubat…

Bir başına yola çıkan ve bugün tüm dünyada İslami cemaatleri etkilemiş olan İhvan hareketinin kuruculuğunu yapan, Mısır'ın gaflet ve esaret altında olduğu yıllarda gördüğü manzara karşısında ilim ehli olanların bile köşesine çekilmiş, bireysel ibadet ve ilimle uğraştıklarını görünce, ümmetin halini dert edinip 'Allah biliyor ya nice gecelerimiz ümmet için uykusuz ve ızdırap içinde geçerdi' diyen, Avrupa'da kariyer yapabilecek imkanı elde ettiği halde ümmeti diriltmek için öğretmenliği seçen, mücadelesi ile sadece Mısır zalimlerini değil, batıyı dahi korkutarak 1949 yılında 43 yaşında iken şehadete ulaşan Hasan El-Benna'nın Rabbine kavuştuğu aydır Şubat…

Günahkar ve isyankar iken İslam'a gönül veren ve hakiki bir imanla Allah'a bağlanan, 'Bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur' ifadesiyle şehidlerin yaşayan ölülerden daha etkili olduğunu haykıran siyahi Müslüman Malcolm X'in 1965 yılında 40 yaşında şehadet mertebesine ulaştığı aydır Şubat…

'Şehadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara' sözüyle şehadetin çağları aydınlatan yegane yol olduğunu haykıran Metin Yüksel'in 1979 yılında 21 yaşında şehid olduğu aydır Şubat…

Bölgemizde küfrün hakimiyet kurma çabalarına karşı İslami mücadele vererek yiğitçe direnen, iman, ihlas ve takva abidesi olup, 1992 yılında 36 yaşında şehid edilen ve cenazesini taşıyacak bir arabadan bile mahrum bırakılan Şeyh Molla Zeki'nin iftiharla Rabbine kanatlandığı aydır Şubat…

El-Halil Cami şehitleri, Hama şehitleri ve farklı coğrafyalarda gençliğin baharında daha nice şehitlerin kızıl kanını akıttığı aydır Şubat…

Şehidlerin hayatında ümmete can pompalayan 3 damla vardır. Gözyaşını ümmet için akıtır, teri ile ümmete ve insanlığa hizmet üretir, kanı ise şahididir ve ümmeti diriltir. Her insan bu üç damlaya sahiptir ancak bu damlaları sadece şehidlerin şuuru ile akıtanlar şehidler kervanına katılabilmektedir.