Bazı gazeteciler ve siyasetçiler sırf gündeme gelmek için sürekli herkesi tiksindiren laflar ederler ya, Trump'ın da onlardan aşağı kalır bir tarafı yok. Zaman ayarı yok, diplomasi umurunda değil. Denge, maslahat filan da taktığı yok. Dilinin altında sakladığı bakla da yok. Her konuşmasında komedi var, macera var, tehdit var, maganda rajonları var, film repliği türünden bol malzeme var. Tüm dünyaya; 'sabah akşam beni konuşacaksınız, beni yorumlayacaksınız, beni takip edeceksiniz' demiş oluyor.

Kendilerinin ortadoğu dediği coğrafyada bir iki tane bol süt veren körfez cinsi sarıkız'dan başka onu anlayan da yok. Fakat son çıkışları, Suud'un bile agelini -pardon- aklını başından alacak cinsten.

Daha yakın zamanda 'tam bir or. çocuğu' dediği ve BM'nin Uluslararası Ceza Mahkemesince hakkında görüldüğü yerde tutuklama kararı bulunan soykırımcı netenyahuyu dün beyaz sarayda ağırlayan Trump, ateşkesten dolayı moralleri çok bozuk olan siyonistleri teselli edip sevindirmek için bir hayli zırvaladı.

Aralık ayında da 20 Ocak'a kadar 'rehinelerin hepsi bırakılmazsa Gazze'yi cehenneme çevireceğim' demiş, bir anda Los Angeles'daki yangınlarla feleği şaşmıştı. Mecbur kaldıkları ateşkes olmasaydı, Amerika'nın birkaç asırlık iblisane tecrübesi ve tüm stratejik hamlelerine rağmen bir esir bile alamazdı. Şu ana kadar toplamda 18 esir bırakılmış. Kalan 70'den fazla esir için de tabi ki, yine aracılara yalvarmaktan başka çareleri bulunmuyor.

Yine Trump geçen hafta Mısır ve Ürdün Gazze'lileri alacak demişti. Onlar bunu açıkça reddedince bu defa başka ülkeler var diye kendince Türkiye imasında bulundu. Hızını alamadı, Gazze'liler kesinlikle orayı terk edecekler dedi ve ardından Gazze'yi ABD'nin kontrol edeceğini söyledi. Bununla da yetinmedi; 'israil, ortadoğuda şu masadaki kalem kadar küçük, bunun büyümesi lazım' dedi. Büyümesi demek, sadece Batı Şeria'yı tamamen ilhak etmesi değil, Suriye'de işgal ettiği alanı artırması, Mısır'ı, Sina'yı, Lübnan'ı, Ürdün'ü ve güneyindeki Suud'u zorlaması ile açıklanabilir. Bunun da şeytan mantığında dahi ispatı muhal.

Peki Gazze'lileri kobay faresi gören bu sarı kavalcı, daha geçen Temmuz Ayında Amerika'nın sözde yardım ulaştırma bahanesiyle 32 milyon dolar harcayarak Gazze sahiline inşa ettiği limanı neden söküp kaçtıklarını alemin bilmediğini mi sanıyor?

Ya da 16 ay boyunca ellerindeki tüm bombalardan, özel askerlerden, teknolojilerden, paradan, siyasi destekten ne varsa hepsini bu azgın yahudi türünün eline verdikleri halde başarısız olduklarını böyle ucuz numaralarla kamufle edeceğini mi sanıyor?

Gazze'liler şu anda bu sarıbaşın incilerine fena gülüyorlardır. Sen gel bunca direnişi, sabrı, kararlılığı görme, ardından 'bak hepinizi nükleer bombayla yeryüzünden silerim' de. Trump, bu mübarek beldenin Hiroşima ve Nagasaki'den farklı olduğunu, burada yaşayanların da seksen yıl önceki Japonlar'a ve yetmiş yıl önceki Vietnam'lılara da hiç benzemediklerini henüz anlamamış gözüküyor. Bunu anladığında Allah'ın izniyle Amerikan rüyası çoktan bitmiş olacak.

Şimdi Sisi'yi nasıl ikna edecek? 'Bak şu Gazze'lileri al yoksa seni getirdiğimiz koltuktan indiririm mi 'diyecek? Hani Sisi'ye para verirse neden yapmasın denilebilir? İyi de Trump'ın metodu para vererek iş yaptırmaya değil aksine herkesten ve her yerden para almaya dayalı. Kaldı ki, bir iki tanesi hariç, şu anki bölge liderlerinin tasfiyesi halinde yerlerine terör rejimine daha sadıklarını getirmek de öyle kolay değil.

Öte yandan Trump'ın Avrupa ülkeleri için de sarfettiği ağır sözler ve Grönland için gösterdiği kararlılık, AB ülkelerini Hamas konusunda yumuşamaya itebilir.

Türkiye'nin de herhalde burada tercihini böylesine tutarsız bir şovmenden yana kullanmayacağı umulur.

Neyse bu sene on bir ayın sultanı gerçekten bir başka geliyor. Güneş de gezegenleriyle bir burca yaklaşıyor. Büyük şeytanın kuyruğunu kıstırıp köşesine çekilmek zorunda kaldığı burca.

Sabah ola hayrola..