PKK’nın kendini feshetmesi sonrası TBMM bünyesinde oluşturulan ve başkanlığını Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yaptığı bir komisyon oluşturuldu. “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adı verilen komisyon, süreci daha işler hale getirmek, yasal zemin oluşturmak ve kamuoyundan farklı kesimlerin görüşlerini almak üzere toplantılar yaptı. Bu çerçevede bir süredir gerek PKK’nin gerekse de yaşanan çatışma sürecinden dolayı devlet kurumlarının mağduru sıfatıyla bazı kişi ve kurumlar da komisyonda görüşlerini dile getirdi.
İTTİHATUL ULEMA adına da Mehmet Beşir Şimşek, komisyona sürecin sağlıklı işlemesi için şimdiye kadar yapılan yanlışlarla yüzleşilmesi gerektiğine dair şeyler söyledi.
Aşağıdaki sözlere vicdan ehli kim karşı çıkabilir:
“Ortada bir sorun vardır. Ancak bu sorunun kaynağı Kürtler ya da Türkler değildir. Sorunun kaynağı inkârcı, asimilasyoncu ve tek tipçi politikaları doğuran Kemalist-ulusalcı zihniyettir.”
“Cumhuriyet döneminde Kürtlere karşı izlenen ret, inkâr ve asimilasyon politikaları büyük acılara yol açmış olsa da yine de kardeşliğimizi yok edememiştir. Bu durum, kardeşliğimizin temelinin çok güçlü olduğunu göstermektedir. Elbette ki bu temel İslam’dır, İslam kardeşliğidir. İslami köklerimiz sanılandan çok daha güçlüdür.”
“Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini Kürt sorununun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını da reddediyoruz.”
PKK’nın siyasi uzantısı durumundaki DEM ve onun seçimdeki gayri resmi müttefiki olan CHP, gerçeklerin yüzlerine söylenmesine tahammül edemedi ve komisyonu terk etti.
“Barışın dili böyle olmaz” diyorlar.
Farklı bir görüşü dinlemeyerek, hakaret ederek tahammülsüzlüklerini bir kez daha ortaya koyuyorlar.
Kendinize gelin ve adam gibi oturun!
Gerçeklerden rahatsız iseniz öyle bir sürece hiç girmeyecektiniz.
PKK’yı feshettiğini söyleyen örgütün elebaşı Öcalan, mahkeme savunmalarında “15 bin iç infazdan” söz etmedi mi?
PKK denilen örgüt 40 yıldır köy basarak, yol kenarlarına mayın yerleştirerek, çöp kutularını bombalarla tuzaklayarak, toplu taşıma araçlarını yakarak binlerce kişiyi öldürmedi mi?
İmamlar ve öğretmenler dahil binlerce kişi sadece memur oldukları için vahşice infaz edilmediler mi?
PKK’ya bir sivil toplum kuruluşu muamelesi yapamazsınız!
Barışın dili tesis edilecekse herkes yaptıklarıyla yüzleşecek!
Bu süreç PKK’nın kendini feshetmesi, silahı ve şiddeti bırakması sürecidir, PKK’yı aklama süreci değil!
Meseleyi öyle anlamak, kamuoyunuza öyle anlatmak istiyor olabilirsiniz; ama bu sadece kendi kendinizi aldatmak olur.
Bir iki kelime de konuşmacıya tepki gösteren MHP’li komisyon üyesine…
Tek parti CHP hükümeti Dersim’de, Zilan’da büyük katliamlar yapmadı mı?
Devleti elinde bulunduran elitin kararıyla savaş gemisi “şapka kanununa muhalefetten” dolayı bir şehri top atışına tutmadı mı?
Hukukun “H”sinin işlemediği istiklal mahkemelerinde binlerce kişi haksız yere idam edilmedi mi?
Devletin yanlışlar yaptığını Cumhurbaşkanı Erdoğan söylediğinde sesiniz çıkmaz; ama bir seyda dile getirdiğinde neden zorunuza gidiyor?